Ortadoğu'da barış umutları bir kez daha yerle bir oldu. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisinden gelen o beklenmedik açıklama, tüm diplomasi trafiğini altüst etti. Sanki bir bomba patlamıştı adeta.
Resmi sözcü, o meşum cümleyi kurdu: "Mısır ve Katar'ın ateşkes çabaları takdirle karşılansa da, Hamas'ın aşırı talepleri nedeniyle görüşmeler durdu." İşte bu kadar. Tüm o uzun pazarlıklar, gizli görüşmeler, uluslararası baskılar - hepsi boşa çıkmıştı.
Hamas'ın 'Kırmızı Çizgileri' Mihenk Taşı Oldu
Peki neydi bu aşırı talepler? İsrail tarafı, Hamas'ın savaşın sona ereceğine ve ordunun Gazze'den çekileceğine dair garanti istediğini iddia ediyor. Netanyahu ofisinin yaptığı açıklamada, "İsrail bu koşulları kabul edemez" denildi. Kesin ve net.
Aslında durup düşününce, bu hiç de sürpriz sayılmazdı. Netanyahu defalarca "mutlak zafer" vurgusu yapmıştı zaten. Fakat diplomasi dünyası - her zamanki gibi - iyimserliğini korumaya çalışıyordu. Ne naiflik!
Bölgede Gerilim Yeniden Tırmanıyor
Şimdi her şey yeniden başa dönmüş durumda. İsrail, askeri operasyonlarına devam edeceğini açıkladı. Hamas ise pazarlık gücünü kaybetmek istemiyor. Ortada kaybeden ise hep olduğu gibi sivil halk.
Uluslararası toplumun tepkisi ne mi olacak? Tahmin edin. Birleşmiş Milletler'den o bildik açıklamalar, Avrupa'dan endişe ifadeleri, ABD'den "diyalog çağrıları". Hepsi havada kalacak gibi görünüyor. Realpolitik, her zaman olduğu gibi, insani kaygıların önüne geçiyor.
Bu arada, bölgedeki diğer aktörlerin sessizliği de oldukça manidar. Komşu ülkeler adeta nefeslerini tutmuş bekliyor. Kimse bu yangına yakalanmak istemiyor - ki kim onları suçlayabilir?
Sonuç: Daha Çok Kan, Daha Çok Gözyaşı
Önümüzdeki günler ne getirecek? Askeri harekatın şiddetlenmesi neredeyse kesin gibi. Siviller için durum giderek kötüleşecek. Ve diplomasi - o eski, yıpranmış diplomasi - bir kez daha sınıfta kalmış görünüyor.
Belki de en trajik olan, insanların artık bu haberlere şaşırmıyor oluşu. Normalmiş gibi geliyor. Oysa hiçbir savaş normal değildir - hele ki bu kadar can pazarı hiç değil.
