Dünya adeta yeniden şekilleniyor. Sokaklar, meydanlar, üniversite kampüsleri... Nereye baksanız o bildik kırmızı, yeşil, beyaz ve siyahın gölgesi var. Filistin bayrağı, artık sadece bir sembol olmaktan çıktı; küresel bir vicdanın sesine dönüştü.
İsrail hükümetinin son hamleleri, beklenmedik bir şekilde ters tepti. Dünya kamuoyu, adeta bir uyanış yaşıyor. Sosyal medyada trend olan hashtag'lerden çok daha ötesi bu. Kalabalıklar sokağa dökülüyor ve seslerini duyurmak için yürüyor. Kimi zaman on binler, kimi zaman yüz binler... Bu, sıradan bir protesto dalgası değil; derinlere işleyen bir hareket.
Diplomasi Koridorlarında Yalnızlık Sinyalleri
Peki ya kapalı kapılar ardında? Orada da durum pek farklı değil. Geleneksel müttefikler bile ses tonlarını yumuşatmak zorunda kalıyor. İsrail'in diplomatik masada hissettiği o soğuk rüzgar her geçen gün biraz daha şiddetleniyor. Bazı gözlemciler, "Bu kadar hızlı bir yalnızlaşmayı daha önce hiç görmemiştik" yorumunu yapıyor ki, aslında oldukça isabetli bir tespit.
Uluslararası örgütlerden gelen açıklamalar da art arda sıralanıyor. Her biri, insani duruma dikkat çekmek ve bir an önce sürdürülebilir bir çözüm çağrısı yapmak için yarışırcasına hareket ediyor. Tabii bu arada, dünya liderlerinin twitter hesapları da hiç olmadığı kadar hareketli. Her tweet, adeta bir politik pozisyon beyanına dönüşüyor.
Bir Dönüm Noktası mı?
Peki, tüm bu gelişmeler kalıcı bir değişimin habercisi mi? Yoksa sadece geçici bir öfke dalgası mı? Cevap, oldukça karmaşık. Ancak şu bir gerçek: Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ortadoğu'nun bu kadim topraklarında yaşananlar, küresel dengeleri derinden sarsmaya devam ediyor. İsrail'in izolasyonu derinleştikçe, bölgede yeni ittifak arayışları da hız kazanabilir. Kim bilir, belki de önümüzdeki aylar çok daha farklı manzaralara sahne olacak.
Sonuçta, bayraklar sadece kumaş parçaları değildir. Onlar, umutların, mücadelelerin ve kimliklerin simgesidir. Ve bugün, dünyanın dört bir yanında dalgalanan o bayraklar, çok şey anlatıyor.