
Gözlerini kırpmadan tetiğe basanlar yine aynıydı. İsrail güçleri, Filistin topraklarında bir katliam daha gerçekleştirdi. Bu seferki vahşette, henüz hayatın baharında olan iki çocuğun cansız bedenleri yerde yatıyordu. Toplamda on üç Filistinli, bir anda hayatını kaybetti.
Olaylar, İsrail askerlerinin kontrol noktasında başladı. Silahlar patladı, ardından sessizlik... Sonra çığlıklar. Ölüm yine kol geziyordu. Bölge sakinleri, olay yerine koştuğunda gördükleri manzara karşısında dehşete düştü. Yerde yatanların arasında, okul üniformalarıyla sokağa çıkmış iki çocuk vardı.
Uluslararası Tepkiler Bekleniyor
Dünya ise—her zamanki gibi—sessizliğe büründü. BM yetkilileri 'kınama' açıklamaları hazırlarken, sosyal medyada öfke dalga dalga yayılıyor. Peki ya sonra? Unutulup gidecek mi bu katliam da diğerleri gibi? Maalesef öyle olacağa benziyor.
Filistin tarafından yapılan açıklamalarda, saldırının 'orantısız güç' kullanımı olduğu vurgulandı. İsrail ise—şaşmaz bir şekilde—'kendini savunma' hakkından bahsediyor. Peki, silahsız çocuklara karşı kendini savunmak nasıl bir ruh hali gerektirir? Bunu anlamak mümkün değil.
Ortadoğu'da kan durmak bilmiyor. Her gün yeni bir ölüm, her hafta yeni bir katliam. Dünya liderleri ise koltuklarında oturup seyrediyor. İnsanlık adına utanç verici!
Bu son olay, bölgedeki gerilimi yeniden zirveye taşıdı. Filistin halkı, uluslararası toplumun adım atmasını bekliyor. Ama acaba gerçekten umutları var mı? Tarih, pek iyimser olmamızı gerektirmiyor.