
İsrail'in son hareketi, uluslararası toplumda yeniden büyük bir infiale yol açtı. Dışişleri Bakanlığı'mız bugün öyle bir açıklama yaptı ki, adeta diplomasi dünyasında bomba etkisi yarattı. Kudüs'ün kalbinde, Mescid-i Aksa'nın avlusunda izinsiz düzenlenen yahudi ayini, Türkiye'nin tepkisini çekmeye yetti de arttı bile.
Olay aslında dün gece yaşandı—İsrail yetkililerinin göz yummasıyla, aşırılık yanlısı bir grup, İslam dünyası için kutsal sayılan mekânda provokatif bir ayin düzenledi. İşin vahimi, bu olayın uluslararası hukuku hiçe sayan bir tavırla gerçekleştirilmiş olması.
Dışişleri sözcüsü Öncü Keçeli'nin açıklamasındaki o keskin dil, adeta Ankara'nın bu konuda ne kadar ciddi olduğunu gösteriyor: "İsrail yetkililerinin bu eyleme izin vermesi, bölgedeki gerilimi tırmandırmaktan başka bir işe yaramaz. Biz bunu lanetliyoruz!"
Hukuk İhlali mi, Kasıtlı Provokasyon mu?
Olayın teknik detaylarına bakınca, durum daha da vahimleşiyor. İsrail makamları, sözde 'dini özgürlük' adı altında, aslında uluslararası anlaşmaları açıkça ihlal ediyor. Kudüs'ün statüsü, BM kararlarıyla defalarca teyit edilmiş olmasına rağmen, İsrail'in tek taraflı hamleleri sürüyor.
Türkiye'nin bu konudaki tutumu ise net—istikrarlı, ilkeli ve son derece kararlı. Keçeli'nin dediği gibi, "Kudüs'ün dini statüsünü değiştirmeye yönelik her türlü girişim, hem hukuken geçersizdir hem de bölgesel barışa darbe vurmaktan başka bir amaca hizmet etmez."
Peki ya sonra? Türkiye, uluslararası platformlarda bu hukuk ihlalini protesto edeceğini ve gerekli girişimlerde bulunacağını duyurdu. Bu, sadece söylemle kalacak bir tepki değil—arkasında somut diplomatik adımlar olacak.
Bölgesel Etkiler ve Olası Sonuçlar
İsrail'in bu tür provokatif eylemleri, ne yazık ki yeni değil. Ancak her seferinde, Ortadoğu'da zaten gergin olan dengeleri daha da hassas hale getiriyor. Türkiye'nin bu sert çıkışı, bölgedeki diğer Müslüman ülkelerden de destek göreceğe benziyor.
Öte yandan—ve belki de en önemlisi—Ankara'nın bu tavrı, Filistin meselesindeki tutarlı duruşunun da bir göstergesi. Türkiye, Kudüs'ün İslam dünyası için önemini her fırsatta vurguluyor ve bu konuda tavizsiz bir politika izliyor.
Sonuç olarak, bugünkü açıklama sadece bir protestodan ibaret değil. Türkiye'nin bölgesel politikalarında çizdiği kırmızı çizgileri de gösteren önemli bir diplomatik mesaj. İsrail'in bir sonraki hamlesi ise—maalesef—hepimizi endişeyle bekletiyor.