Washington'dan gelen son haberler, Amerikan dış politikasında fırtına öncesi sessizliği andıran bir döneme işaret ediyor. Öyle ki, bazı uzmanlar bu durumu "gelecekteki felaketin erken uyarı işaretleri" olarak yorumluyor.
New York Times'ın derinlemesine analizine göre, eski Başkan Donald Trump'ın yeniden seçilmesi halinde İsrail'e Gazze'deki ateşkes anlaşmalarını askıya alma konusunda yeşil ışık yakabileceği belirtiliyor. Bu olasılık, diplomasi çevrelerinde ciddi bir endişe dalgası yaratmış durumda.
Biden Ekibinin Kaygıları Yüzeye Vuruyor
Şimdiden, mevcut Biden yönetiminin üst düzey yetkilileri arasında gözle görülür bir tedirginlik hakim. İçeriden sızan bilgilere bakılırsa, Trump'ın olası dönüşünün bölgedeki kırılgan dengeyi altüst edebileceğinden ciddi şekilde endişe duyuluyor.
Zaten kimse unutmamalı - Trump'ın ilk başkanlık döneminde İsrail-Filistin meselesine yaklaşımı oldukça farklıydı. Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak tanınması ve İran nükleer anlaşmasından çekilme gibi hamleler, onun geleneksel diplomasi kurallarını nasıl hiçe saydığının açık göstergeleriydi.
Beyaz Saray'da Huzursuzluk Artıyor
Oval Ofis'teki olası değişim, sadece bölgesel aktörleri değil, aynı zamanda uluslararası toplumu da derinden etkileyebilir. Öyle ya, Orta Doğu'da barış süreci denilen şey zaten ince bir buz üzerinde yürümeye benziyor.
Düşünsenize - bir anda tüm diplomatik kazanımlar tersine dönebilir. Bu ihtimal, birçok çevrede "küresel istikrar için potansiyel bir tehdit" olarak değerlendiriliyor.
Aslında mesele sadece Trump'ın kişisel eğilimleriyle de sınırlı değil. Onun etrafındaki danışmanların ve kabine adaylarının geçmişteki açıklamaları da aynı yönde işaretler veriyor. Sanki bir fırtına öncesi sessizliği gibi - herkes ne olacağını bekliyor.
Gazze'deki Kırılgan Denge Alarm Veriyor
Gazze'deki mevcut durum zaten bir bardak suyu taşıran son damla olmaya hazır. Yeni bir yönetim değişikliği, bu hassas dengeyi tamamen bozabilir. Uzmanlar, olası senaryoların bölgede yeni bir şiddet sarmalını tetikleyebileceği konusunda uyarıyor.
Peki ya uluslararası hukuk? BM kararları? Diplomatik teamüller? Görünen o ki, geleneksel diplomasi kuralları yeni bir sınavla karşı karşıya kalabilir.
Bu arada, Avrupa başkentlerinde de benzer kaygıların yükseldiği gözlemleniyor. Brüksel'den Berlin'e kadar birçok diplomatik kanalda, olası bir Trump yönetiminin bölge politikalarına dair senaryolar masaya yatırılıyor.
Sonuç Olarak...
Her şey bir yana, şu anki belirsizlik ortamı bile bölge ülkelerinde tedirginliğe neden oluyor. Sanki herkes bir şeyler olacağını biliyor ama ne zaman ve nasıl olacağını kestiremiyor.
Belki de en kötüsü, bu tür spekülasyonların kendi başına bir gerçeklik yaratma potansiyeli taşıması. Zira diplomasi tarihi, beklentilerin bazen kendi kendini gerçekleştiren kehanetlere dönüştüğüne dair sayısız örnekle dolu.