
Donald Trump, yine gündemi sallayan bir açıklamayla ortaya çıktı. Eski Başkan, Gazze'deki kırılgan ateşkes umutlarına dair düşüncelerini paylaşırken, işin içine bir de Katar faktörünü kattı. Oldukça kritik bir döneme denk gelen bu sözler, uluslararası diplomasi koridorlarında hemen yankı buldu.
Trump'ın esas endişesi, ateşkes görüşmelerinde arabuluculuk rolü üstlenen Katar'a yönelik olası bir tehdidin, tüm bu süreci sekteye uğratabileceği yönünde. "Umarım bu durum Katar'a saldırıdan etkilenmez" derken, aslında son derece hassas bir denkleme parmak bastı. Bu, onun tipik tarzıydı; doğrudan, filtresiz ve bir o kadar da tartışmaya açık.
Katar'ın Arabuluculuk Rolü ve Trump'ın Vurgusu
Ortadoğu'nun bu kanayan yarasında Katar, neredeyse bir nevi kilit taşı görevi görüyor. İsrail ve Hamas arasında mekik dokuyan diplomatlar, çözüm için umudu burada yeşertiyor. Trump'ın bu uyarısı da tam olarak bu noktada devreye giriyor. Eğer Katar hedef alınırsa, tüm bu çabaların bir anda suya düşme ihtimali var. Bu, kimsenin görmek istemediği bir senaryo.
Peki Trump neden şimdi? Neden tam da bu konuya parmak bastı? Belki de eski bir başkan olarak halen sahip olduğu küresel nüfuzu hatırlatmak istedi. Ya da belki de önümüzdeki seçimler öncesinde dış politika konusunda yeniden sahne almaya hazırlanıyor. Kesin olan bir şey var: Onun her sözü, özellikle de Ortadoğu gibi bir coğrafyada, bir tohum gibi ekiliyor ve mutlaka bir karşılık buluyor.
Durum gerçekten hassas. Bir yanda bitmek bilmeyen bir çatışma, diğer yanda kırılgan bir barış umudu. Trump'ın bu açıklaması, aslında hepimizin görmezden geldiği bir gerçeği yüzümüze vuruyor: Diplomasi, bazen en beklenmedik tehditler karşısında bile savunmasız kalabiliyor. Umarım bu kez yanılır ve ateşkes, kalıcı bir çözümün kapısını aralar.