
Ortadoğu'da sıradan bir gün değildi. Kesinlikle değil. Filistinli bir grubun sosyal medyada paylaştığı o videoyu izleyenler, gördüklerine inanmakta zorlandı. İki İsrailli tutsak—kamera karşısında dimdik duruyorlardı—ve söyledikleri her şeyi altüst ediyordu.
"Biz Hamas'ın esirleri değiliz," diyordu ilk tutsak, sesi gergin ama kararlı. "Biz Netanyahu'nun, İsrail hükümetinin tutsaklarıyız." Cümleler havada asılı kaldı. Sanki zaman durmuştu.
İkinci tutsak devam etti—sözler daha da keskinleşerek. "Bizi kurtarmak için varılan anlaşmaları onlar reddetti. Bizi burada tutan onların inatçılığı." Bu bir suçlamaydı. Doğrudan Tel Aviv yönetimine yöneltilmiş bir isyandı.
Peki nasıl olmuştu da İsrail vatandaşları kendi hükümetlerini hedef alıyordu? İşte tüm mesele buydu. Görüntüler, bir pazarlık kozundan çok daha fazlasını anlatıyordu. Bir haykırıştı. Bir uyanıştı.
Arka Planda Neler Dönüyor?
Bölgedeki gerginlik zaten tavan yapmış durumda. Hamas, İsrail'e yönelik saldırılar düzenledi, karşılığında ağır bir operasyonla karşılaştı. Binlerce kişi hayatını kaybetti. Uluslararası toplum sessiz—ya da en azından etkisiz.
Ancak bu video, oyunun kurallarını değiştiriyor. Tutsakların kendi liderlerine isyan etmesi, psikolojik bir dönüm noktası. İsrail iç siyasetinde bomba etkisi yaratabilir. Netanyahu'nun tutumu zaten eleştiri oklarının hedefindeydi—şimdi bu görüntülerle işi daha da zor.
Peki Ya Sonrası?
Kimse ne olacağını tam olarak kestiremiyor. Diplomasi mi? Şiddet? Belki de hiçbiri. Ama bir şey kesin: Ortadoğu'da sözler kadar görüntüler de savaşır. Ve bu video, belki de en güçlü silahlardan biri olacak.
İsrail hükümeti henüz resmi bir açıklama yapmadı. Aileler endişeli. Dünya ise nefesini tutmuş, izliyor.