Dünya siyaset sahnesi yine hareketlendi. Rusya'nın başındaki isim Vladimir Putin, öyle şeyler söyledi ki uluslararası ilişkilerdeki gerilim tavan yaptı diyebiliriz. Nükleer silahlar meselesi - herkesin tüylerini ürperten o konu - bu kez çok daha somut bir tehdit olarak karşımızda.
Aslında olan biteni anlamak için biraz geriye gitmek gerekiyor. Batılı ülkeler, Ukrayna'ya askeri destek vermeye devam ediyorlar, malumunuz. Fakat Rusya bu durumu hiç mi hiç içine sindiremiyor. Hatta öyle ki, Putin'in dilinden düşürmediği "kırmızı çizgiler" var bir kere.
Nükleer Kart Masaya Nasıl Kondu?
Putin'in son açıklamaları gerçekten düşündürücü. Kendisi, Batı'nın Ukrayna'ya yönelik askeri desteğinin "kabul edilemez" olduğunu vurgularken, nükleer silahların konuşlandırılmasından bahsetmeye başladı. Bu, hiç hafife alınacak bir konu değil doğrusu.
Peki neden şimdi? İşin iç yüzüne baktığımızda, Rusya'nın askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdığını görüyoruz. Stratejik nükleer kuvvetler alarmda - bu söylenenler boş laflar değil yani. Moskova'nın mesajı net: "Daha fazla ileri gitmeyin."
Diplomatik Satrançta Kritik Hamleler
Uluslararası ilişkiler dediğimiz şey aslında dev bir satranç tahtasına benziyor. Her hamle bir sonrakini tetikliyor. Rusya'nın bu nükleer vurgusu da öyle - Batı'nın nasıl karşılık vereceği merak konusu.
Bazı uzmanlara göre bu bir blöf. Diğerleri ise ciddiye alınması gerektiğini düşünüyor. Kim haklı? Zaman gösterecek. Ancak şurası kesin: Dünya, Soğuk Savaş döneminden bu yana böyle bir gerilim yaşamadı.
Batılı liderlerin tepkileri ise - tahmin edebileceğiniz gibi - oldukça sert. Rusya'nın bu açıklamalarını "sorumsuzca" ve "tehlikeli" olarak nitelendiriyorlar. Fakat Moskova kulak asar mı? Pek sanmıyorum.
Peki Ya Türkiye'nin Konumu?
Türkiye, bu diplomatik krizde denge politikası izlemeye çalışıyor. Hem Rusya ile hem de Batı ile ilişkilerini sürdürmek zorunda olan Ankara için bu hiç de kolay bir durum değil.
Aslında düşününce, Türkiye'nin bu krizde arabuluculuk yapma şansı da var belki. Ne de olsa hem NATO üyesi hem de Rusya ile görece iyi ilişkilere sahip bir ülke. Fakat bu ince çizgide yürümek gerçekten ustalık istiyor.
Sonuç olarak, Putin'in nükleer silah vurgusu sadece bir söylemden ibaret değil. Bu, uluslararası sistemdeki kırılgan dengeleri gözler önüne seren ciddi bir gelişme. Önümüzdeki günlerde hem Batı'nın hem de Rusya'nın atacağı adımlar, dünya barışının geleceğini belirleyecek gibi görünüyor.
Unutmayalım - nükleer silahlar söz konusu olduğunda, geri dönüşü olmayan bir yola girmek işten bile değil. Umarım tüm taraflar akıllarını başlarına toplar da bu tehlikeli oyun bir an önce son bulur.
