
İstanbul'un gözde mekanlarından Çırağan Sarayı, bugün farklı bir heyecana sahne oldu. Rusya ve Ukrayna heyetleri, aylardır süren gerilimin gölgesinde masaya oturdu. Kapıların ardında neler konuşulduğunu tam olarak bilmesek de, dışarıya yansıyan görüntüler oldukça çarpıcıydı.
Sabahın erken saatlerinde başlayan güvenlik önlemleri, bölgenin ne denli kritik bir süreçten geçtiğini gözler önüne serdi. Polis barikatları, metal dedektörler ve titizlikle kontrol edilen her katılımcı... Sanki bir film setindeymişiz gibi hissettiren bu atmosfer, aslında dünya tarihine geçecek bir buluşmanın habercisiydi.
Gergin Başlangıç, Umutlu Bekleyiş
Heyetlerin birbirine soğuk mesafeli duruşu, ilk bakışta fark ediliyordu. Özellikle Ukrayna tarafının yüz ifadeleri, adeta "Biz buradayız ama güvenmiyoruz" diye haykırıyor gibiydi. Rus diplomatlar ise -her zamanki gibi- poker face'lerini bozmamaya özen gösteriyorlardı.
İşin ilginç yanı? Tarafların masaya oturmadan önce aynı salonda beklerken bile göz temasından kaçınmalarıydı. Küçük detaylar büyük resmi anlatıyor belki de...
Çay Molasında Bile Gerilim
Görüşmelerin ilk oturumunun ardından verilen arada yaşananlar ise oldukça manidardı. İki heyet, aynı salonda çaylarını yudumlarken aralarında en az 10 metre mesafe vardı. Sanki görünmez bir duvar çekilmişti ortalarına. Uluslararası diplomasinin bu tuhaf dansında, beden dilleri kelimelerden daha fazlasını söylüyordu.
Dışişleri yetkililerinin verdiği bilgilere göre, ilk turda taraflar "temel pozisyonlarını" tekrarlamış. Yani aslında pek bir ilerleme kaydedilmediği anlaşılıyor. Fakat bu tür görüşmelerde bazen ilk günler sadece ısınma turları oluyor - belki de asıl bomba açıklamalar yarın gelecek.
İstanbul'un Rolü ve Sessiz Diplomasi
Türkiye'nin bu süreçteki arabuluculuk çabaları takdir topluyor. Çırağan'ın tarihi duvarları belki de yeni bir barış hikayesine tanıklık edecek. Uzmanlara göre, tarafsız bir zeminde buluşmak her iki taraf için de rahatlatıcı bir etki yaratmış olabilir.
Akşam saatlerine doğru tarafların daha rahat göründüğüne dair gözlemler var - tabii bu çok küçük bir rahatlama. Belki de İstanbul'un büyülü atmosferi biraz olsun buzları eritmeye başlamıştır. Kim bilir?
Yarınki oturumlar öncesinde en çok merak edilen, acaba somut bir uzlaşma metni üzerinde çalışılıp çalışılmayacağı. Yoksa bu görüşmeler de daha öncekiler gibi "temasları sürdürelim" noktasında mı kalacak? Cevabı zaman gösterecek...