
Dünya siyasetinin en renkli ve en tahmin edilemez isimlerinden Donald Trump yine gündemi salladı. Eski ABD Başkanı, NATO müttefiklerine yönelik olarak diline pelesenk ettiği o eleştirileri bu sefer Rusya-Ukrayna savaşı bağlamında yeniden gündeme getirdi. Ve iddiası oldukça iddialı: "Dediklerimi yapsalar, bu savaş çabucak biter."
Trump'ın bu çıkışı, özellikle Doğu Avrupa'da gerilimin tırmandığı şu günlerde, uluslararası ilişkiler uzmanlarının bir kez daha düşünmesine neden oldu. Acaba Trump haklı mı? Yoksa bu, seçim dönemi yaklaşırken yapılan bir hamleden mi ibaret?
NATO'nun Cebine Bakmak
Mesele, her zaman olduğu gibi, para. Daha doğrusu savunma bütçeleri. Trump'ın ısrarla vurguladığı nokta şu: NATO üyesi ülkeler, gayrisafi milli hasılalarının en az %2'sini savunmaya ayırmalı. Bu aslında yeni bir fikir değil; ittifakın uzun zamandır üzerinde anlaştığı bir hedef. Ama iş uygulamaya gelince, pek çok ülke bu rakamın oldukça altında kalıyor.
Trump'ın argümanı ise basit ve sert: "Eğer herkes üzerine düşeni yapmazsa, neden Amerikalı vergi mükellefleri Avrupa'nın savunması için gereğinden fazla para ödesin?" Bu, onun başkanlığı döneminde de sık sık tekrarladığı bir tema. Hatta o dönemde bu konuda ciddi gerilimler yaşanmış, müttefikler arasında diplomatik krizler çıkmıştı.
Putin ile Gizli Diyalog İddiası
Trump'ın açıklamalarında en çok dikkat çeken kısım ise Rusya lideri Vladimir Putin ile olan ilişkilerine dair yaptığı bir ima oldu. Eski başkan, adeta satır aralarında, Putin ile kurduğu diyaloğun savaşı durdurmak için bir anahtar olabileceğini söylüyor. Tabii bunu nasıl yapacağına dair somut detaylar vermekten kaçınıyor.
Politika analistleri ise bu tür iddialara temkinli yaklaşıyor. Zira Trump'ın başkanlığı döneminde de Rusya'ya yönelik zaman zaman yumuşak, zaman zaman ise beklenmedik şekilde sert açıklamalar yaptığı biliniyor. Kimi uzmanlara göre bu, onun "öngörülemezlik stratejisinin" bir parçası. Diğerleri ise bunu daha çok kişisel ilişkilere dayalı bir diplomasi anlayışı olarak görüyor.
Şu bir gerçek: Trump, Biden yönetiminin Ukrayna'ya askeri yardım politikasını hiçbir zaman yeterli bulmadı. Ona göre Washington, Kiev'e gereğinden fazla kaynak aktarıyor ve bu durum ABD'nin çıkarlarına hizmet etmiyor. Bu son açıklamaları da aslında bu temel argümanın bir uzantısı.
Peki, Gerçekten İşe Yarar mı?
Asıl merak edilen, Trump'ın iddiasının ne kadar gerçekçi olduğu. NATO üyelerinin savunma harcamalarını artırması, Ukrayna'daki savaşı gerçekten durdurabilir mi? Cevap o kadar basit değil.
Bir yandan, elbette ki ittifakın kolektif savunma kapasitesinin güçlü olması, Rusya'ya karşı caydırıcı bir mesaj olabilir. Ama öte yandan, savaşın dinamikleri çok daha karmaşık. Bölgesel çıkar çatışmaları, tarihsel husumetler ve enerji politikaları gibi onlarca faktör bu denklemde rol oynuyor.
Kısacası, Trump'ın formülü belki kulağa basit ve etkili geliyor ama diplomasi nadiren siyah-beyazdır. Ukrayna'daki savaş, küresel güç dengelerinin yeniden şekillendiği çok boyutlu bir kriz. Ve muhtemelen çözümü de tek bir hamleyle değil, çok yönlü bir stratejiyle gelecek.
Trump ise, her zamanki gibi, karmaşık meseleleri basit çözümlere indirgemekte usta. Seçimler yaklaşırken, onun bu tür çarpıcı açıklamalar yapmaya devam edeceği kesin. Geriye tek bir soru kalıyor: Dinleyen olacak mı?