
Dünya siyaset sahnesinin en renkli ve en öngörülemez isimlerinden biri olan Donald Trump, yine fırtınalar estirecek bir açıklamayla gündeme geldi. Eski başkan, Avrupalı müttefiklerine seslenirken oldukça net ve sert bir dil kullandı: “Rusya’dan petrol almayı derhal bırakın!”
Bu çağrı, sadece bir enerji tavsiyesi olmanın çok ötesinde. Adeta uluslararası ilişkilerde domino taşlarını devirebilecek jeopolitik bir hamle. Peki ya Avrupa buna hazır mı? Enerji arz güvenliğini riske atabilir mi? İşler gerçekten o kadar basit değil.
Enerji Bağımlılığı: Avrupa'nın Aşil Topuğu
Trump'ın bu çıkışı, özellikle Doğu Avrupa ülkelerini ve Almanya gibi Rus doğalgazına derinden bağımlı olan ekonomileri zor durumda bırakabilir. Kış ayları kapıdayken, alternatif kaynak bulmak hiç de kolay değil. Zaten fırlayan enerji fiyatları, bir de bu yaptırım rüzgarına kapılırsa, vatandaşların cebinden çıkan ateş daha da yükseklere tırmanabilir.
Kimileri Trump'ı desteklerken, kimileri de bu hamleyi ‘gerçekçilikten uzak’ ve ‘zamanlaması kötü’ buluyor. Avrupa Komisyonu’ndan sızdırılan bazı bilgilere göre, Brüksel’de şu anki ruh hali ‘endişe’ ve ‘ihtiyatlı tedirginlik’ olarak özetlenebilir.
Moskova'dan Sessizlik... Ama Ne Kadar Sürecek?
Rusya tarafından şu ana kadar resmi bir yanıt gelmiş değil. Ancak Kremlin sözcülerinin genellikle bu tür ‘dış müdahalelere’ oldukça keskin ve alaycı bir dille karşılık verdiği biliniyor. Putin yönetimi, enerjiyi her zaman güçlü bir diplomatik silah olarak kullandı. Trump'ın bu hamlesi, Moskova'nın elini daha da güçlendirebilir mi yoksa zayıflatır mı? Bu, cevabı merakla beklenen bir soru.
Bir diğer merak edilen konu ise Biden yönetiminin bu sözlere vereceği tepki. Resmi kanaldan henüz bir açıklama gelmese de, Washington’daki bazı yetkililerin ‘dudak büktüğü’ ve açıklamayı ‘eski bir başkanın kişisel görüşü’ olarak yorumlamaya meyilli olduğu konuşuluyor.
Sonuç olarak, küresel enerji piyasaları yeni bir gerilim dalgasına hazırlanıyor. Trump'ın sözleri, önümüzdeki günlerde hem diplomatik hem de ekonomik anlamda yankı bulmaya devam edecek gibi görünüyor. Avrupa, zor bir seçimle karşı karşıya: Jeopolitik prensipler mi, yoksa ekonomik gerçekler mi?