
Tam da her şey sakinleşiyor derken, Kudüs'teki barut fıçısı yine alev aldı. Düşünün: Normal bir gün, belki biraz puslu bir sabah... ve aniden 400'den fazla kişilik bir kalabalık, kutsal mekanın huzurunu paramparça ediyor. İsrailli fanatiklerin bu pervasız hareketi, adeta bir bomba etkisi yarattı.
Olay aslında dün sabah erken saatlerde patlak verdi. İsrail polisinin göz yummasıyla—evet, tam olarak böyle oldu—aşırılık yanlısı gruplar Mescid-i Aksa'nın avlusuna daldı. Kimi ellerinde bayraklarla, kimi slogan atarak... Tarihi dokuyu hiçe sayan bir manzaraydı bu.
Gözler Uluslararası Toplumda
Peki ya tepkiler? Ah, o da ayrı bir dram. Filistin tarafı zaten olayı 'provokasyon' olarak nitelendirdi bile. Üstelik sadece yerel değil, uluslararası camianın da dikkatini çekti bu skandal. Ortadoğu'da zaten hassas olan dengeleri altüst etmeye yetecek bir kıvılcım yani.
İsrail makamları ise—şaşmaz bir tavırla—olayı 'rutin ziyaret' olarak paketlemeye çalışıyor. Ama kim kandırabilir ki? Görgü tanıklarının anlattıkları, polisin adeta onlara yol gösterdiğini işaret ediyor. Tüyler ürpertici bir senaryo...
- Grup üyeleri, İsrail bayraklarıyla mekanı adeta işgal etti.
- Filistinlilere yönelik taciz ve tahriklerde bulunulduğu iddia ediliyor.
- Güvenlik güçleri, olaya müdahale etmek yerine seyirci kaldı.
Sonuç? Bölgede gerginlik yeniden tavan yaptı. Sanki bir kâbus tekrar başlıyor gibi. İnsan ister istemez düşünmeden edemiyor: Bu kışkırtmaların arkasında ne yatıyor? Cevabı bilmek zor değil aslında.
Bu arada, uluslararası toplumun sessizliği de ayrıca düşündürücü. Kimse kılımı kıpırdatmıyor—ya da öyle görünüyor. Oysa yangın büyümeden söndürülmezse, sonuçları hepimiz için ağır olabilir.