
Gözyaşlarıyla yoğrulmuş bir sabah daha... Ankara'nın soğuk rüzgarları, umutları tükenmiş ailelerin yüzlerinde donuyor adeta. Ellerinde tuttukları fotoğraflar - belki de tek sahip oldukları şey - zamanın ağırlığıyla sararıyor.
"Artık dayanamıyoruz" diyor 57 yaşındaki bir baba, sesi titreyerek. "Oğlumun kahkahasını duymayalı tam 1.342 gün oldu. Her sabah kapıyı çalacakmış gibi uyanıyorum."
Kayıpların Mateminde Ortak Acı
Toplantı salonunda tüten çaylar soğuyor, ama öfke hiç soğumuyor. 15 farklı aile - hepsi farklı hikayeler, aynı acı. "Bizim durumumuzda olan yüzlerce aile var" diye ekliyor genç bir anne, bebeğini kucağında sallarken. "Devlet büyüklerimizden tek bir şey istiyoruz: Çocuklarımızın peşini bırakmayın!"
İstatistikler soğuk:
- Son 5 yılda 217 kayıp vakası
- En küçük mağdur 14 yaşında
- Ailelerin %83'ü ekonomik zorluk yaşıyor
Bir Annenin Yürek Burkan İtirafı
"Geçen hafta oğlumun doğum günüydü" diye fısıldıyor 45 yaşındaki Gülşah Hanım. "Pasta aldım, mum yaktım... Komşular deli dedi belki ama ben hâlâ onun döneceğine inanıyorum."
Psikologlar bu durumu "askıda kalmış yas" olarak tanımlıyor. Aileler ne yas tutabiliyor ne de normale dönebiliyor. "Her telefon çalışında kalbim yerinden çıkacak gibi oluyor" diye paylaşıyor emekli öğretmen bir baba.
Yetkililere Sert Çağrı
Toplanan ailelerin ortak mesajı net:
- Terör örgütlerinin insan avı durmalı
- Kayıp dosyaları tekrar açılmalı
- Psikolojik destek mekanizmaları artırılmalı
"Artık yeter!" diye haykırıyor protestodaki gençlerden biri. "Kardeşim sadece bir istatistik değil!"
Uzmanlar, bu tür vakalarda zamanın önemine dikkat çekiyor. Kayıp kişilerin ilk 48 saati kritik olsa da, aileler yıllar sonra bile umudu bırakmıyor. "Bizim için her gün ilk günkü kadar taze" diyorlar.
Bu acılı bekleyiş ne zaman sona erecek? Belki de en zor soru bu. Ama bir gerçek var ki, bu ailelerin feryadı Türkiye'nin vicdanında yankılanmaya devam edecek.