Dünya liderleri ağız birliği etmişçesine barış nutukları atarken, geri planda silahlanma yarışı tüm hızıyla sürüyor. İşin tuhaf tarafı, kimse bu bariz çelişkiyi sorgumuyor gibi görünüyor.
Stockholm International Peace Research Institute'un (SIPRI) son verileri göz kamaştırıcı - küresel askeri harcamalar 2.4 trilyon dolara ulaşmış durumda. Bu rakam, dünya ekonomisinin yüzde 2.3'üne denk geliyor ki, bu oran Soğuk Savaş'ın en sert dönemlerinden bile yüksek.
Kim, Neden Bu Kadar Çok Harcıyor?
Amerika Birleşik Devletleri tek başına 916 milyar dolar harcayarak listenin başında. Çin ise 296 milyar dolarla ikinci sırada. Rusya'nın harcamalarındaki yüzde 24'lük artış ise -Ukrayna'daki savaş devam ederken- dikkat çekici.
Avrupa ülkeleri de boş durmuyor hani. Almanya'nın askeri harcamaları yüzde 2.7 artışla 66.8 milyar dolara ulaşmış. Fransa ve İngiltere de benzer şekilde savunma bütçelerini şişiriyor.
Türkiye'nin Konumu Ne?
Türkiye, 15.8 milyar dolarlık askeri harcamayla dünyada 17. sırada yer alıyor. Bölgesel güvenlik endişeleri ve terörle mücadele bu harcamaların temel gerekçesi olarak öne çıkıyor.
Aslında mesele sadece rakamlardan ibaret değil. Dünya genelinde yaşanan güvenlik endişeleri, jeopolitik gerilimler ve terör tehditleri ülkeleri daha fazla silahlanmaya itiyor. Ancak şu soru akıllardan çıkmıyor: Daha fazla silah gerçekten daha fazla güvenlik getiriyor mu?
Uzmanların görüşüne gelirsek... Askeri harcamalardaki bu artışın sürdürülebilir olmadığını söylüyorlar. Ekonomik zorluklar, enflasyon ve kamu borçlarındaki artış, bu gidişatın uzun vadede sürdürülemeyeceğine işaret ediyor.
Sonuç olarak, dünya barış söylemleriyle silahlanma gerçekliği arasında sıkışmış durumda. Liderlerin ağızlarından düşmeyen barış vurgularıyla, giderek artan askeri harcamalar arasındaki bu tezat, uluslararası ilişkilerdeki güven bunalımının en net göstergesi belki de.