Dünya sahnesinde bugünlerde diplomasinin dili oldukça sertleşti. İngiltere, Fransa ve Almanya — Avrupa'nın ağır topları — İsrail'e adeta 'dur' dedi. Gazze Şeridi'ndeki ablukanın derhal kaldırılması gerektiğini vurgulayan bu üçlü, uluslararası kamuoyunun da desteğini arkasına aldı.
Ortadoğu'nun kanayan yarası Gazze'de durum her geçen gün kötüleşiyor. Gıda, ilaç ve temel ihtiyaç malzemelerinin girişine izin verilmemesi, bölgedeki insani krizi derinleştiriyor. 'Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?' diye sorası geliyor insanın. Bir yanda insani yardım çağrıları, diğer yanda siyasi hesaplaşmalar...
Batı'dan Net Mesaj
Üç ülkenin ortak açıklamasında, ablukanın 'kabul edilemez' olduğu vurgulandı. Fransa Dışişleri Bakanlığı'ndan bir yetkili, 'Artık yeter' derken, Almanya'nın tutumu da oldukça sert. İngiltere ise — her zamanki gibi — biraz daha diplomatik bir dil kullansa da, mesaj net: Gazze halkına yardım ulaşmalı.
Peki bu çağrılar işe yarayacak mı? İsrail tarafının nasıl yanıt vereceği merak konusu. Şimdiye kadar ablukayı 'güvenlik gerekçesiyle' savunan Tel Aviv yönetimi, uluslararası baskı karşısında geri adım atar mı bilinmez. Ancak bir gerçek var ki, Gazze'deki durum her geçen gün daha da vahim hale geliyor.
İnsani Kriz Derinleşiyor
BM verilerine göre, Gazze'de nüfusun yüzde 80'i insani yardıma muhtaç. Hastaneler ilaçsız, çocuklar aç. Elektrik kesintileri nedeniyle temiz suya ulaşım bile büyük sorun. 'Bu nasıl bir 21. yüzyıl?' diye sormadan edemiyor insan.
Diplomatik kaynaklar, üç ülkenin bu hamlesinin arkasında ABD'nin de olduğunu fısıldıyor. Beyaz Saray'ın perde arkasında nasıl bir rol oynadığı ise henüz net değil. Ancak Batı ittifakının İsrail'e karşı giderek daha eleştirel bir tutum aldığı ortada.
Ortadoğu barış sürecinin yeniden canlandırılması için atılacak adımlar merakla beklenirken, Gazze'deki insani durum her geçen gün daha fazla uluslararası tepki çekiyor. Bakalım bu çağrılar, bölgedeki gerilimi azaltmaya yetecek mi?
