Gazze... Dünyanın gözü önünde yaşanan bir trajedi. Her geçen gün daha da derinleşen yaralar, insanlık adına yüzümüzü kızartıyor. Adeta bir kabus gibi devam eden bu süreçte, çocukların gözlerindeki korku, annelerin çaresiz çığlıkları tüm dünyaya meydan okuyor.
Uluslararası Toplumun Sessizliği
BM verilerine göre son üç ayda 10 binden fazla sivil hayatını kaybetti. Peki, bu kadar acıya rağmen neden hâlâ somut adımlar atılmıyor? Diplomatik koridorlarda dönen pazarlıklar, insani krizin önüne geçemiyor. Sanki birileri bilerek göz yumuyor...
Çocukların Kayıp Geleceği
UNICEF'in son raporu çarpıcı: 5 yaş altı 3 bin çocuk yetersiz beslenme nedeniyle hayati risk altında. Okulların %70'i ya yıkıldı ya da askeri amaçlarla kullanılıyor. Bir nesil, adeta karanlığa gömülüyor.
- Günlük su tüketimi kişi başı 1 litrenin altında
- Temel ilaç stokları tükenmek üzere
- Elektriksiz geçen 100. gün
Dünya Sağlık Örgütü yetkilileri "Yakın tarihin en kötü insani krizi" diyor ama kelimeler acıyı tarif etmeye yetmiyor. Hastanelerin çatısı altında doğum yapan anneler, jeneratör sesiyle ağlayan bebekler... İnsanlık bu mu?
Türkiye'den Sert Tepki
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Bu bir soykırımdır" açıklaması uluslararası arenada yankı buldu. Dışişleri Bakanlığı, 15 ülkeye nota verirken, THY insani yardım uçuşlarını hızlandırdı. Mecliste oy birliğiyle kabul edilen karar, Türkiye'nin tavrını net ortaya koydu.
Ancak -ve maalesef- bazı Batılı ülkelerin çifte standartları devam ediyor. Sanki Gazze'de akan kan, onlar için sadece istatistik...
