Gazze'de yaşanan insani dramın yeni bir perdesi daha açıldı. İsrailli esirlere ait üç cenaze, uluslararası Kızılay heyetinin arabuluculuğuyla yetkililere teslim edildi. Bu acı gelişme, bölgedeki çatışmaların ne denli trajik sonuçlar doğurduğunu bir kez daha hatırlattı.
Olayın detaylarına bakıldığında, aslında ne kadar karmaşık bir süreçten bahsettiğimiz ortaya çıkıyor. Kızılay'ın devreye girmesiyle başlayan görüşmeler -ki bunların ne kadar zorlu geçtiğini tahmin etmek güç değil- nihayet sonuç verdi. Fakat bu sonuç, kimse için iç açıcı değil maalesef.
İnsani Trajedinin Yeni Yüzü
Üç İsrailli esirin cansız bedenlerinin iadesi, Gazze-İsrail hattında yaşanan gerilimin sadece buzdağının görünen kısmı. Bölgedeki çatışmaların şiddeti artarken, sivil kayıpların sayısı da hızla yükseliyor. Bu son gelişme, taraflar arasındaki güven bunalımının ne derece derin olduğunu gösteriyor.
Aslında durum o kadar vahim ki, insan ister istemez "Daha ne kadar?" sorusunu sormaktan kendini alamıyor. Her iki tarafta da hayatını kaybeden insanlar, geride kalan yaralı aileler... Bütün bu yaşananlar, barışın ne kadar elzem olduğunu acı bir şekilde hatırlatıyor.
Kızılay'ın Kritik Rolü
Kızılhaç'ın bölgedeki temsilcisi konumundaki Kızılay'ın bu süreçteki rolü gerçekten takdire şayan. Taraflar arasında köprü vazifesi gören kuruluş, insani yardım faaliyetlerini sürdürürken bir yandan da bu tür hassas operasyonlarda kritik bir misyon üstleniyor.
Fakat şunu da söylemeden geçemeyeceğim - bu tür operasyonlar ne yazık ki temel sorunları çözmüyor. Geçici çözümler, insani yardımlar elbette önemli ama kalıcı barışın tesisi için çok daha fazlası gerekiyor.
Sonuç olarak, Gazze'deki bu acı gelişme bize şunu gösterdi: Savaşın kazananı yok, kaybedeni çok. Üç cenazenin iadesi belki teknik olarak bir operasyonun tamamlandığını gösteriyor ama aslında bu, daha büyük bir insani krizin sadece küçük bir parçası.
