Ortadoğu'nun kanayan yarası Gazze'de durum hiç iç açıcı değil. Ateşkes denilen o kırılgan barış anlaşması, adeta bir yaz fırtınası gibi gelip geçmiş. Ve ardından... yine o bildik, acımasız senaryo.
Dün gece yarısına doğru, insanların uykuya daldığı o en savunmasız anlarda, gökten ölüm yağmaya başladı. Bombaların sesiyle sarsılan Gazze halkı için yeni bir kabus daha başlıyordu. Kimi evinde, kimi sığınakta, kimi de açık havada yakalandı bu saldırılara.
Rakamlar Soğuk, Gerçekler Daha da Soğuk
Resmi kayıtlara göre 34 can gitti. Otuz dört. Bu sayıyı bir düşünün. Otobüs dolusu insan desem? Bir sınıf dolusu çocuk desem? Soğuk rakamların arkasında yatan insan hikayeleri var. Anne-babasını kaybeden çocuklar, çocuklarını kaybeden anne-babalar...
Yaralı sayısı ise 100'ü aşmış durumda. Hastaneler zaten yetersiz, ilaç yok, ekipman yok. Doktorlar imkansızlıklar içinde mucizeler yaratmaya çalışıyor ama - gerçekten - ne kadar dayanabilirler ki?
Uluslararası Sessizlik ve İçimizdeki Fırtına
Dünya ne yapıyor peki? BM toplantılarında nutuklar atılıyor, diplomatik nezaket ifadeleri sıralanıyor. Ama Gazze'de insanlar ölüyor! Bu ikiyüzlülük değil de nedir?
Şunu sormadan edemiyorum: İnsan hayatının değeri coğrafyaya göre mi değişiyor? Batı'da bir insan öldüğünde nasıl ayağa kalkılıyorsa, Doğu'da da aynı tepkiyi beklemek çok mu şey?
- Evler yıkıldı - sadece binalar değil, hayaller de
- Okullar hedef alındı - gelecek nesillerin umutlarıyla birlikte
- Hastaneler vuruldu - zaten kısıtlı olan sağlık hizmetleri iyice çöktü
Ve en acısı... çocuklar. Masumiyetin timsali olan o küçük bedenler, bu savaşın en büyük kaybedenleri. Onlar sadece oyun oynamak, okula gitmek istiyorlar. Politik hesapların piyonu olmak değil.
Peki Ya Çözüm?
Kimse sihirli değnek beklemiyor elbette. Ama şu kadarını söyleyeyim: Ateşkesler kâğıt üzerinde kalıyor. Uygulamada ise delik deşik oluyor. İki taraf da birbirini suçluyor, döngü devam ediyor.
Belki de - sadece belki - gerçek bir çözüm için tarafların masaya oturması yetmiyor. Kalplerin de değişmesi gerekiyor. Nefret yerine anlayış, şiddet yerine diyalog...
Gazze'de bugün güneş doğdu mu bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var: Orada yaşayan insanların yüreklerinde umut ışığı sönmese de, her geçen gün biraz daha kararıyor. Ve biz, dünyanın geri kalanı, bu kararmaya seyirci kalıyoruz.