Daha dün 'durmak' denen o kırılgan ateşkesin üzerinden bir gün bile geçmemişti ki, tanıdık bir gürültü yeniden yankılandı Gazze semalarında. İsrail ordusu -kimseyi şaşırtmayacak şekilde- yine sözünü tutmamıştı.
Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte başlayan bombardıman, aslında hiç bitmemiş gibiydi adeta. Sanki o kısa soluklanma, sadece daha şiddetli bir fırtınanın habercisiydi.
Yeniden Başlayan Kabus
Yerel kaynakların aktardığına göre, Gazze'nin kuzey bölgeleri özellikle ağır bir şekilde vuruluyor. Evler, okullar, hastaneler... Hiçbir şey ayırt edilmiyor. Zaten bu işin doğasında var bu acımasızlık.
Düşünsenize, daha birkaç saat önce 'belki bitti' diye umutlanan insanlar, şimdi yeniden enkaz altında. Çocuklar -o masum yüzler- tekrar korku dolu bakışlarla saklanacak yer arıyor.
Uluslararası Tepkiler Yetersiz Kalıyor
BM yetkilileri 'derin endişe'lerini dile getiriyorlar tabii. Ama bu açıklamalar, havada süzülüp kaybolan sözcüklerden ibaret kalıyor çoğu zaman. Gerçek şu ki, dünya bu insanlık dramına seyirci kalmaya devam ediyor.
Mısır ve Katar'ın arabuluculuğunda varılan anlaşma -ne yazık ki- kâğıt üzerinde kalmış görünüyor. Diplomasinin gücü, silahların gölgesinde kaybolup gidiyor.
- Kuzey Gazze'deki bombardıman şiddetli şekilde sürüyor
- Sivil kayıpların sayısı her geçen dakika artıyor
- Yaralılar için acil tıbbi yardım ihtiyacı had safhada
- İnsani yardım kuruluşları bölgeye ulaşmakta zorlanıyor
Bu arada, sosyal medyada dolaşan görüntüler insanın yüreğini burkuyor. Annelerin feryatları, çocukların ağlayışları... İnsanlık adına utandıran sahneler bunlar.
Peki Ya Gelecek?
Bu kısır döngü ne zaman son bulacak? Kimse net bir cevap veremiyor maalesef. Bölgedeki gerilim tırmanmaya devam ederken, yeni bir ateşkes görüşmesi için çabalar sürüyor. Ama güven -bir kere daha- yerle bir oldu.
Gazze halkı için hayat, her anı belirsizliklerle dolu bir bekleyişe dönüşmüş durumda. Ve dünya, bu trajediye seyirci kalmaya devam ediyor. Ne acı değil mi?
