
Gazze'de yaşananlar, insanlık tarihinin en karanlık sayfalarından birini yazmaya devam ediyor. Son rakamlar, bölgedeki can kaybının 61 bin 827'ye ulaştığını gösteriyor. Bu sayı, sadece bir istatistik değil; her biri bir hikaye, bir hayat, bir ailenin yok oluşu demek.
Ortadoğu'nun bu küçük ama stratejik noktasında yaşananlar, dünyanın geri kalanını nasıl bu kadar az etkileyebiliyor? Belki de rakamlar büyüdükçe, insanların duyarsızlığı da artıyor. (Ne acı bir paradoks değil mi?)
Çatışmaların Gölgesinde Hayat
Bölgeden gelen son bilgilere göre:
- En çok can kaybı son 48 saatte yaşandı
- Yaralı sayısı 100 bini aştı
- Yıkılan bina sayısı tahminlerin çok üzerinde
Yetkililer, durumun "kontrol edilemez" noktaya geldiğini belirtiyor. Ama bu ifade ne kadar doğru? Kontrol edilemeyen bir şey var mıydı ki zaten? Belki de kontrol edilmek istenmeyen...
Uluslararası Tepkiler ve Sessizlik
BM'nin son açıklaması, "derin endişe" ifadeleriyle dolu. Peki bu endişe neyi değiştiriyor? Tabela diplomasisi yapılırken, insanlar ölmeye devam ediyor. Avrupa'dan gelen açıklamalar ise -her zamanki gibi- iki yüzlülük kokuyor.
Şu an Gazze'de:
- Temiz su bulunmuyor
- Elektrik kesintileri saatlerce sürüyor
- İlaç stokları tükenmiş durumda
Dünya Sağlık Örgütü yetkilileri, "Bu bir insanlık trajedisidir" diyor. Haklılar. Ama bu trajediyi izlemekle yetinen bir dünya, kendi geleceğini de karartıyor aslında.