Rakamlar soğuk, gerçekler ise yürek parçalayıcı. Gazze'de yaşanan insanlık trajedisi her geçen gün daha da derinleşirken, resmi kayıtlara göre hayatını kaybedenlerin sayısı 65.062'ye yükseldi. Bu, neredeyse küçük bir şehir nüfusu kadar insan demek.
Son 24 saatin bilançosu ise tek kelimeyle içler acısı: 98 Filistinli daha can verdi. Evet, yanlış okumadınız - neredeyse yüz kişi. Bir günde. Sıradan bir günde.
Sayıların Arkasındaki Yüzler
Peki bu rakamlar ne ifade ediyor? Her biri bir anne, baba, çocuk, kardeş demek. Her biri yarım kalan hayatlar, söylenmemiş sözler, tutulmamış eller demek. İnsanlığın gözü önünde devam eden bu trajedi, uluslararası toplumun sessizliği altında eziliyor adeta.
Gazze Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı veriler, durumun vahametini tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Bölgedeki sağlık altyapısının çökmüş olması, gerçek rakamların açıklanandan çok daha yüksek olabileceği endişesini de beraberinde getiriyor.
Uluslararası Tepkiler ve Sessizlik
Dünya liderleri ise -her zamanki gibi- açıklama yapmakla gerçek anlamda adım atmak arasında sıkışıp kalmış durumda. Diplomatik nezaket ve siyasi çıkarlar, insani yardımın önüne geçiyor. BM'nin son çağrıları ise havada kalmaya devam ediyor.
Peki ya biz? Ekran başında bu satırları okuyan siz? Belki de en zor soru bu: İnsanlık olarak nerede hata yaptık da bu kadar acıyı normalleştirdik?
Gazze'de durum kritik. Yardım organizasyonları bölgeye ulaşmakta zorlanırken, temel ihtiyaç malzemeleri ve tıbbi ekipman yok denecek kadar az. Elektrik kesintileri, temiz su sorunu ve gıda kıtlığı hayatı daha da dayanılmaz kılıyor.
Bu sadece bir istatistik meselesi değil. Bu, hepimizin insanlık onuruyla ilgili bir mesele. Yarın çok geç olmadan, bugün harekete geçme zamanı.
