
Güneş doğarken ölüm yağdı Gazze'ye. İsrail ordusunun şafak vakti düzenlediği saldırılar, zaten yaralı olan bölgeyi bir kez daha kana buladı. Resmi kaynakların aktardığına göre, 33 Filistinli hayatını kaybetti bu kanlı sabahta. Kimi uykusundaydı, kimi sabah namazındaydı, kimi de çocuklarını okula hazırlıyordu.
Bombaların gürültüsüyle sarsıldı Gazze. Camlar kırıldı, duvarlar yıkıldı, insanlar panik içinde sokaklara fırladı. Hastaneler yaralılarla dolup taştı adeta. Doktorların ifadesiyle "bir kabus yaşanıyor" şu saatlerde bölgede.
Yıkım ve Kayıp
Saldırıların hedefinde çok sayıda sivil bina vardı. Evler, küçük işletmeler, hatta bir market. İsrail ordusu "terör hedeflerini" vurduğunu iddia etse de, yerde kalan bedenler sivil insanlara ait. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar... Savaşın acımasız yüzü bir kez daha gösterdi kendini.
Yerel kaynaklar, enkaz altından çıkarılmayı bekleyenler olabileceğini belirtiyor. Kurtarma ekipleri var güçleriyle çalışıyor ama imkânlar kısıtlı. Elektrik kesintileri, su sıkıntısı ve tıbbi malzeme eksikliği işleri daha da zorlaştırıyor.
Uluslararası Tepkiler
Dünya yine sessiz. Birleşmiş Milletler'den beklenen açıklama gelmedi henüz. Komşu ülkeler ise diplomatik tepkilerini iletti ama somut bir adım atıldığını söylemek zor. Bölgedeki gerilim tırmanmaya devam ederken, sıradan insanların hayatı pahasına.
Filistin yönetimi "uluslararası toplumu göreve çağırdı" ancak bu çağrıların ne kadar karşılık bulacağı meçhul. Tarih tekerrür ediyor adeta. Aynı acılar, aynı kayıplar, aynı tepkisizlikler...
Gazze'de hayat durma noktasında. İnsanlar evlerinden çıkmaya korkuyor, çocuklar okula gidemiyor, marketlerde temel ihtiyaç malzemeleri tükenmek üzere. İnsani kriz her geçen dakika derinleşiyor.
Bu saldırılar, bölgedeki gerilimi daha da artıracak gibi duruyor. Sivillerin can güvenliği kalmadı neredeyse. Uluslararası toplumun acilen harekete geçmesi gerekiyor ama kim dinleyecek onları? Gazze yine yalnız, yine terk edilmiş, yine kan içinde.