Gözler önünde yaşanan bu insanlık trajedisi, her geçen gün daha da vahim bir hal alıyor. İsrail güçleri, Gazze Şeridi'nde son 24 saat içinde gerçekleştirdiği saldırılarla adeta kan dökmeye devam ediyor. Resmi rakamlara göre -ki gerçek sayının çok daha fazla olduğu konuşuluyor- tam 37 Filistinli hayatını kaybetti. Yaralı sayısı ise kim bilir kaç...
Ortadoğu'nun kanayan yarası hiç iyileşmeyecek mi? Uluslararası toplumun bu kadar seyirci kalması gerçekten anlaşılır gibi değil. BM'nin 'kınama' açıklamaları artık işlemiyor, diplomasi tıkanmış durumda.
Ölümler ve Yaralanmalar: Acı Tablo
Saldırıların çoğu, zaten yerle bir olmuş mahallelere düzenlenmiş. İnsanların can havliyle kaçtığı, çoluk çocuk demeden bombaların hedefi olduğu bir kâbus bu. Hastaneler yetersiz, uluslararası yardım kuruluşları çaresiz.
- En az 37 sivil hayatını kaybetti
- Onlarca kişi yaralandı - ağır yaralı sayısı kritik
- Altyapı tamamen çökmüş durumda: su, elektrik yok
- İnsani yardım ulaştırmak neredeyse imkânsız
Ve belki de en acı olanı: dünyanın geri kalanı bu vahşete seyirci kalıyor. Sosyal medyada trend olan hashtag'ler, acılı ailelerin çığlıklarını durduramıyor.
Uluslararası Tepkiler: Sessizlik ve İkiyüzlülük
Batılı ülkelerden gelen 'dengeli' açıklamalar, durumun vahametini perdelemekten başka işe yaramıyor. Amerika'nın veto yetkisi, BM Güvenlik Konseyi'ni felç etmiş durumda. Arap Birliği'nin protestoları ise fiili bir sonuç getirmiyor.
Türkiye'nin bu konudaki tutumu net: Filistin halkının yanında olmaya devam edeceğiz. Ancak tek başına yeterli mi? Maalesef hayır.
İnsan hakları örgütleri, yaşananları 'savaş suçu' olarak nitelendiriyor. Fakat bu tanımlamalar, hayatını kaybeden masumların canını geri getirmiyor.
Peki, çözüm ne? Diplomasi mi? Silahlı direniş mi? Yoksa uluslararası toplumun nihayet harekete geçmesi mi? Cevap basit değil, ama bir şey kesin: bu katliamın durması lazım. Artık.
