Dünya sahnesinde kan donduran gelişmeler yaşanırken, Hasan Turan'dan çarpıcı bir çıkış geldi. İsrail'in son dönemdeki eylemlerini 'işgal' tanımının çok ötesinde gören Turan, "Bu artık bir toprak gaspı değil, sistematik bir yok etme projesi" diyerek uluslararası toplumu uyardı.
Ortadoğu'nun kanayan yarası hiç bu kadar derinleşmemişti. Turan'ın ifadeleri, adeta diplomasi dünyasına atılmış bir tokat gibiydi: "BM raporları bile İsrail'in niyetini gizleyemiyor. Veriler, nüfus mühendisliği yapıldığını gösteriyor."
Küresel Sessizliğin Bedeli
Peki ya Batı'nın ikiyüzlü tutumu? Turan, "Avrupa'nın insan hakları nutukları Filistin topraklarında susuyor" diye ekliyor. Gerçekten de, uluslararası kuruluşların çifte standardı artık gizlenemez boyutta.
- Son 6 ayda 3 kat artan yerleşimci şiddeti
- Uluslararası hukukun açıkça çiğnenmesi
- BM'nin etkisiz kalan kararları
Dünya bu vahşete nasıl seyirci kalıyor? Turan'ın dediği gibi, "Gazze'de yaşananlar artık savaş değil, bir tür modern zaman soykırımı." Belki de tarih bizi bu kayıtsızlığımızla yargılayacak.
Türkiye'nin Duruşu ve Beklentiler
Ankara'dan gelen son açıklamalar, bölgedeki gerilimin daha da artabileceğine işaret ediyor. Diplomatik kaynaklar, "Türkiye'nin İsrail'e karşı yeni yaptırımları gündemde" diye fısıldıyor. Peki bu yeterli mi?
Turan'ın altını çizdiği gibi: "Dünya 5'ten büyüktür diyen Türkiye, şimdi küresel vicdanın sesi olmalı." Belki de gerçek mesele, uluslararası sistemin bu adaletsiz yapısını kökten değiştirmekte yatıyor.
