Dünya çapında adeta bir volkan patlaması yaşanıyor. İnsanlığın geleceğini karartacak olan o korkunç imha planlarına karşı, küresel çapta bir isyan ateşi yanıyor. Her yerden yükselen bu öfke dalgası, artık durdurulamaz bir hal aldı.
Kimse beklemiyordu aslında. O karanlık planların deşifre olacağını, insanlığın bu kadar büyük bir tehdit karşısında tek yürek olacağını... Ama oldu işte. Sokaklar doldu taştı, meydanlar inledi protesto çığlıklarıyla.
Öfkenin Küresel Yüzü
Aslında bu sadece birkaç ülkenin meselesi değil. Tokyo'dan Buenos Aires'e, İstanbul'dan New York'a kadar uzanan devasa bir zincir bu. İnsanlar, -anlaşılan o ki- artık sessiz kalmaya niyetli değil.
Peki nasıl başladı her şey? Birkaç sızdırılmış belge, birkaç cesur whistleblower... Sonra bir anda sosyal medyada yangın gibi yayılan gerçekler. İnsanların gözlerindeki perde kalktığında geriye ne mi kaldı? Saf, katıksız bir öfke.
Sokakların Dili
Protestocuların talepleri aslında oldukça net: Şeffaflık, hesap verebilirlik ve en önemlisi -bu korkunç planların derhal durdurulması. "Artık yeter!" diyorlar. "İnsanlığın kaderi bir avuç insanın elinde olamaz!"
Gösteriler o kadar etkili ki, bazı hükümetler açıklama yapmak zorunda kaldı. Ama insanlar söz değil, somut adımlar istiyor. Boş vaatlerle avutulmak istemiyorlar artık.
Peki Ya Sonrası?
Bu öfke dalgası nereye kadar sürecek? Kimse tam olarak kestiremiyor aslında. Ama bir şey çok net: İnsanlık tarihinde bir dönüm noktasındayız. Ya karanlık planlara boyun eğeceğiz ya da kendi kaderimizi kendimiz yazacağız.
Uzmanlar -en azından bazıları- bu hareketin kalıcı olabileceğini söylüyor. Belki de yepyeni bir küresel dayanışma modeli doğuyor şu anda. Kim bilir?
Bir kesim ise temkinli. "Bu coşku sönüp gider" diyorlar. Ama sokaklardaki enerjiyi görenler, bunun geçici bir heves olmadığını anlıyor.
Sonuçta, tarih yazılıyor şu anda. Ve bu sefer tarihi, sıradan insanlar yazıyor.
