Dünya, Ortadoğu'da tansiyonu bir anda fırlatan o haberle sarsıldı. İran Savunma Bakanı Muhammed Rıza Ashtiani, kameralar karşısına geçti ve kelimenin tam anlamıyla bombalar patlattı. İsrail'e yönelik son operasyonların, askeri Ar-Ge'lerine inanılmaz bir hız kattığını açıkladı. "Yeni bir sayfa açtık" dedi ve ekledi: "Sahip olduğumuz kabiliyetler, dünyanın hayal ettiğinden çok daha ötede."
Peki bu ne anlama geliyor? Ashtiani'nin sözlerini biraz deşifre etmek gerek. Anladığımız kadarıyla, özellikle son dönemdeki çatışma ortamı, bir nevi 'test sahası' işlevi görmüş. Bu fırsatı değerlendirip, füzelerini sahada denemişler ve -kendi tabirleriyle- 'kusurları giderip' yepyeni modelleri seri üretime sokmuşlar. Durum ciddi.
Füze Yarışında Yeni Bir Kapitülasyon
Bakanın açıklamasındaki en çarpıcı nokta, elde ettikleri ilerlemenin boyutuydu. "Sadece sayısal olarak değil" dedi, "niteliksel olarak da muazzam bir sıçrama yaşadık." Yani, daha isabetli, daha hızlı, menzili daha uzun ve belki de mevcut savunma sistemlerini alt etmek üzere tasarlanmış füzelerden bahsediyoruz. Bu, bölgedeki güç dengesini tekrar tartışmaya açabilecek türden bir iddia.
Uluslararası ilişkiler uzmanlarıysa, bu açıklamayı İran'ın klasik 'güç gösterisi' stratejisinin bir parçası olarak yorumluyor. Hem iç kamuoyuna 'güçlüyüz' mesajı vermek, hem de bölgesel rakiplerine gözdağı. Ama şu da var: Bu tür hamleler, istikrarsız bir bölgede gerilim sarmalını daha da derinleştirmekten başka işe yaramıyor maalesef.
Peki ya sonra? Ashtiani, "Bu sistemler ordumuzun envanterine girmiştir" diyerek sözlerini noktaladı. Yani, artık sadece 'yapabiliyoruz' aşamasında değiller, aktif olarak hazırlar. İsrail ve müttefiklerinin bu gelişmeye nasıl bir yanıt vereceği ise şimdilik büyük bir soru işareti. Ortadoğu'daki kum saati, bir kez daha hızla akıyor.
