
Tam da her şeyin durağanlaştığını düşündüğümüz bir dönemde, Sumud kavramı adeta yeniden doğuyor. Ersin Celik'in aktardığına göre, bu kadim Filistin direniş felsefesi artık sadece toprağa bağlılıkla sınırlı değil.
Değişimin Ayak Sesleri
Eskiden -inanın bana- Sumud denildiğinde akla ilk gelen, işgale rağmen toprakları terk etmemekti. Ama şimdi? Durum çok daha karmaşık ve bir o kadar da etkileyici. Celik'in vurguladığı gibi, dijital direnişten küresel dayanışma ağlarına uzanan yepyeni bir boyut kazandı.
Şöyle düşünün: Bir yanda geleneksel değerler, diğer yanda modern direniş stratejileri. İkisinin kesişiminde ortaya çıkan tablo, gerçekten nefes kesici. Özellikle genç neslin bu felsefeye kattığı dinamizm, konunun uzmanlarını bile şaşırtıyor.
Dijital Çağda Sumud
Belki de en çarpıcı gelişme, Sumud'un artık fiziksel sınırları aşması. Sosyal medya platformları üzerinden örülen dayanışma ağları, geleneksel direniş biçimlerine alternatif oluşturuyor. Celik'in dediği gibi, "Artık direniş sadece zeytin ağaçlarının dibinde değil, dijital dünyanın göbeğinde yeşeriyor."
Ancak şunu da eklemeliyim - bu dijital dönüşüm beraberinde yeni riskler de getiriyor. Sansür tehdidi, veri güvenliği sorunları... Tüm bunlar, direnişin yeni cephelerini oluşturuyor.
Küresel Yansımalar
Sumud felsefesinin etkisi artık sadece Filistin'le sınırlı değil. Dünyanın dört bir yanındaki aktivistler, bu direniş biçiminden ilham alıyor. Celik'in aktardığına göre, Latin Amerika'dan Güneydoğu Asya'ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada benzer pratikler gözlemlenmeye başlandı.
Peki bu ne anlama geliyor? Bana kalırsa, Sumud artık evrensel bir direniş diline dönüşüyor. Yerel bir felsefe olmaktan çıkıp, küresel bir harekete dönüşme potansiyeli taşıyor.
Sonuç olarak - ve bunu net söylemek gerekiyor - Sumud felsefesi hiç olmadığı kadar dinamik ve çok boyutlu bir hal aldı. Celik'in analizleri, bize sadece bir direniş biçiminin değil, insan ruhunun sınır tanımazlığının da hikayesini anlatıyor.