Suriye'nin kuzeyindeki Azez kentinde dün akşam saatlerinde yaşananlar, aslında uzun süredir devam eden bir öfkenin patlamasıydı. Sokaklar adeta insan seli olmuştu - yüzlerce, belki binlerce kişi tek bir ses olup bağırıyordu: 'Teröre hayır!'
Ortam elektrik gibiydi. İnsanların yüzündeki öfke ve kararlılık, gecenin karanlığına meydan okuyordu sanki. Ellerinde Türk bayrakları, pankartlar... Sesler yorgunluktan kısılana kadar slogan atmaya devam ettiler.
Neden Bu Kadar Öfkeliler?
Aslında cevap basit: Dayanma sınırlarinin sonuna geldiler. PKK/YPG'nin bölgedeki zulüm politikaları, keyfi tutuklamaları ve demografik yapıyı değiştirme çabaları artık katlanılamaz hale gelmiş. İnsanlar - normal, sıradan insanlar - evlerinde, işyerlerinde, okullarında güvende hissetmiyorlar. Ve dün gece, bu korkunun sessiz çığlığı sokaklarda yankılandı.
Protestocuların söylediklerine kulak verirseniz, aslında ne kadar haklı olduklarını anlarsınız. Bir adam, belki 50'li yaşlarında, titreyen sesle anlatıyor: 'Biz burada yaşamak istiyoruz. Çocuklarımızın geleceği olsun istiyoruz. Ama nasıl?' Gerçekten, nasıl?
Peki Ya Sonra?
Bu protesto aslında buzdağının görünen kısmı. Bölge halkı uzun süredir terör örgütünün baskılarına maruz kalıyor - okullarda zorla ideolojik eğitim, iş yerlerinde keyfi 'vergiler', sokaklarda silahlı milislerin devriye gezmesi... İnsanların sabrı tükenmiş durumda.
Belki de en çarpıcı olan, protestonun tamamen sivil halk tarafından organize edilmiş olması. Sosyal medyadan bir çağrı, birkaç saat içinde yüzlerce kişiyi sokağa dökebiliyor. Bu aslında umut verici - insanların artık korkmadığını, seslerini çıkarmaya karar verdiklerini gösteriyor.
Gece ilerledikçe kalabalık dağılmaya başladı. Ama geride kalan, bir mesajdı aslında: 'Yeter.' Suriye'nin kuzeyindeki insanlar artık daha fazla sessiz kalmayacaklarını, hakları için mücadele edeceklerini tüm dünyaya duyurdular. Ve bu ses, sanırım çok uzaklardan bile duyulacak gibi.