Amerikan siyasetinin en renkli ve öngörülemez isimlerinden Donald Trump yine gündemi salladı. Sosyal medya platformu Truth Social üzerinden yaptığı son dakika paylaşımında, Hamas'a seslenerek elinde tuttuğu tüm esirleri derhal serbest bırakma çağrısı yaptı. Bu hamle, Ortadoğu'daki gerilim tırmanışında adeta bir şimşek etkisi yarattı.
Trump'ın sözleri hiç de yabana atılır cinsten değil: "Hamas, elindeki insanları -hepsini, hem de hiç vakit kaybetmeden- serbest bırakmak zorunda. Bu korkunç duruma bir an önce son verilmeli." dedi. Dünya siyaset sahnesinin bu en tartışmalı figürü, sözlerine şöyle devam etti: "Yapmaları gereken bu. Hem de hemen şimdi!"
Biden Yönetimine Sert Eleştiri
Eski Başkan, mevcut Biden yönetiminin dış politikasını da hedef tahtasına koymaktan geri durmadı. Ona göre, bugün yaşananların sorumlusu belli: "Bu korkunç saldırılar ve savaş, hiç yaşanmak zorunda değildi." diyerek adeta Biden ekibine yüklendi. Trump'ın iddiası oldukça net - eğer kendisi görevde olsaydı, böyle bir trajedi asla yaşanmayacaktı.
Peki ya İsrail? Trump'ın bu konudaki tavrı da oldukça ilginç. İsrail'in kendini savunma hakkını desteklediğini açıkça belirtirken, bir yandan da "çok dikkatli olmaları" gerektiği uyarısını yapmayı ihmal etmedi. Dünya kamuoyunun tepkisinden mi çekindi, yoksa stratejik bir endişeyle mi konuştu? Bu kısmı tam olarak çözmek zor.
Uluslararası Kamuoyunun Bekleyişi
Ortadoğu'da tempolu bir şekilde artan gerilim, uluslararası toplumu da harekete geçirdi. Birleşmiş Milletler'den Avrupa Birliği'ne kadar pek çok aktör, ateşkes çağrıları yapıyor. Trump'ın bu beklenmedik çıkışı, zaten karmaşık olan diplomasi masasına yeni bir kart daha atmış oldu.
Gazze'deki insani durum ise içler acısı. BM verilerine göre, bölgede yaşanan insani kriz her geçen gün derinleşiyor. Trump'ın bu çağrısının, rehine durumunda olan sivillerin kaderini değiştirip değiştirmeyeceği ise şimdilik belirsizliğini koruyor.
Washington'daki siyaset koridorlarında ise Trump'ın bu hamlesi hem şaşkınlıkla hem de dikkatle karşılandı. Kimi analistler bunu bir insani jest olarak görürken, kimi de önümüzdeki seçimler için hesaplanmış bir hamle olarak değerlendiriyor. Sonuçta, Trump hiçbir zaman öngörülebilir bir siyasetçi olmadı, değil mi?
Ortadoğu'daki bu ateş çemberinde, Trump'ın sesinin ne kadar ağırlık taşıyacağı merak konusu. Hamas bu çağrıya nasıl yanıt verecek? İsrail bu gelişmeyi nasıl okuyacak? Ve belki de en önemlisi, uluslararası diplomasi bu yeni gelişmeyi nasıl yönetecek? Tüm bu soruların yanıtları, önümüzdeki günlerde belli olacak.
