
Gaziantep'te adeta tarihin nefes aldığı sokaklarda dolaşırken, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in sözleri her kelimesiyle yankılandı. Öyle ki, bu şehir sadece taşın değil, adanmışlığın da mimarıydı.
"Bizim için en kritik mesele" diye başladı konuşmasına Bakan Tekin, "şu an okul sıralarında oturan çocuklarımızın, dedelerinin bu topraklar için verdiği mücadeleyi içselleştirmesi. Gaziantep'in ruhu, sadece kitaplarda okunacak bir hikaye değil, yaşanacak bir miras."
Geçmişle Gelecek Arasında Köprü
Aslında mesele sadece eğitim değil. Mesele, bir şehrin hafızasını geleceğe taşımak. Bakan'ın altını çizdiği gibi, Antep'in o meşhur direniş ruhu, ders müfredatlarının çok ötesinde bir anlam taşıyor. Çocukların, bu ruhu sokakta, evde, hayatın içinde hissetmesi gerekiyor.
Peki nasıl olacak bu? İşte tam bu noktada eğitim sistemi devreye giriyor. Tekin'in dediği gibi, "Biz sadece test çözen değil, nereden geldiğini bilen bir nesil istiyoruz." Bu cümle aslında her şeyi özetliyor.
Gaziantep'in Eğitimdeki Yeri
Şehir ziyaretinin önemli bir amacı da yereldeki eğitim çalışmalarını yerinde görmekti. Okullar, öğretmenler, veliler... Hepsi bu miras bilincinin birer parçası. Bakan'ın vurguladığı üzere, Gaziantep gibi tarih yazmış bir kentte eğitim, normalin bir tık ötesinde olmak zorunda.
Belki de en çarpıcı olanı, gençlerin bu konuda gösterdiği ilgi. Onlar için Kurtuluş Savaşı sadece bir tarih dersi konusu değil, ailelerinden dinledikleri gerçek hikayeler. Bu bağlamda eğitim politikalarının da bu gerçeklik üzerine inşa edilmesi gerekiyor.
Sonuç olarak, Bakan Tekin'in ziyareti sıradan bir denetimden çok daha fazlasıydı. Adeta geçmişle gelecek arasında kurulmuş bir köprü gibiydi. Ve görünen o ki, Gaziantep'te filizlenen bu miras bilinci, tüm ülkeye yayılacak güçlü bir tohum olacak.