
Adana'da sıradan bir gün... Havada okulların açılma telaşı ve yeni bir eğitim-öğretim yılının heyecanı var. Tam da bu sırada, şehrin en eski esnaf lokantalarından birinde, beklenmedik bir dayanışma hikâyesi filizleniyor.
Bekir Ağabeyler Lokantası'nın sahipleri, mahallelerindeki çocukların kırtasiye ihtiyaçlarını fark ediyor. Ve hiç düşünmeden, "Biz bu işe el atalım" diyorlar. Ne patronluk taslıyorlar ne de büyük bir olay yapıyorlar. Sessizce, samimiyetle, sadece içlerinden geldiği için...
Çocukların Gözlerindeki Işık Her Şeye Değer
Defterler, kalemler, silgiler, boya setleri... Hepsi tek tek hazırlanıyor. Kimi çocuğun resim defteri eksik, kimi müzik defteri alamamış. Hepsinin ihtiyacı ayrı ayrı karşılanıyor. Bekir ağabeyler, "Zaten yapmamız gereken buydu" diye geçiriyor içinden. Gözlerindeki o sıcak ifade, her şeyi anlatıyor aslında.
Mahalleli ise bu duruma hem şaşırıyor hem de duygulanıyor. "Helal olsun sana Bekir!" diyenlerin sayısı hiç de az değil. Çünkü böyle şeyler, günümüz dünyasında nadiren görülüyor artık.
Küçük Dokunuşlar, Büyük Mutluluklar
Aslında olan biten, devlet desteği veya büyük bir organizasyon değil. Sadece birkaç esnafın, içlerinden gelen iyilik duygusuyla yaptığı küçük ama anlamlı bir hareket. Ancak etkisi, tahmin edilenden çok daha büyük.
Çocukların yüzündeki gülümseme, alınan onlarca kırtasiye malzemesinden daha değerli. Onlar şimdi okula daha bir hevesle gidiyor, derslerine daha sıkı sarılıyor. Belki de bu küçük jest, onların hayatında kalıcı bir iz bırakacak.
Adana'da yaşanan bu sıcak olay, aslında hepimize bir şey hatırlatıyor: Bazen en büyük yardımlar, en küçük dokunuşlarla başlar. Ve gerçek dayanışma, gösterişsiz, samimi ve yürekten gelen davranışlarda saklıdır.