Şehit Babasının Hüzünlü Mirası: 33. Kütüphane Kapılarını Açtı
Şehit Babası 33. Kütüphanesini Açtı

Bazen hayat size en ağır darbeyi vurur, siz de o darbeyi bir umut ışığına dönüştürürsünüz. İşte tam da böyle bir hikaye bu. Oğlunu vatan uğruna şehit veren bir baba, içindeki yangını söndürmek yerine, onu yüzlerce çocuğun geleceğini aydınlatan bir meşaleye çevirmiş.

Düşünsenize; evladını kaybetmenin tarifsiz acısını yaşarken, bir de kalkıp 'ben bu acıyı eğitime adayacağım' diyorsunuz. Üstelik bunu bir kez değil, tam otuz üç kez yapıyorsunuz. İnanılır gibi değil!

Bir Hayalin Otuz Üç Durağı

Son açılan kütüphane aslında sıradan bir açılış değil. Tam bir seferberlik hikayesi bu. Her biri ayrı bir mahallede, ayrı bir okulda, ayrı bir umut ışığı olan bu kütüphaneler, adeta bir insanlık dersi veriyor bize.

Baba diyor ki: "Oğlumun hayaliydi, ben onun hayalini yaşatıyorum." Ve ekliyor: "Her kitap, onun bir nefesi gibi." Bu sözler insanın tüylerini diken diken ediyor, değil mi?

Sadece Raflar Değil, Yürekler de Doluyor

Kütüphaneler sadece kitaplardan ibaret değil elbette. Her biri adeta bir kültür merkezi gibi işliyor. Çocuklar sadece ders çalışmıyor burada; hayal kuruyor, arkadaşlık kuruyor, geleceklerini inşa ediyorlar.

En çarpıcı olanı da şu: Bu kütüphanelerin her biri, şehit evladının ismini taşıyor. Yani aslında her açılan kütüphane, yeni bir anıt mezar gibi. Ama içinde ölüm değil, hayat var.

Gelen tepkiler ise gerçekten etkileyici. Mahalle sakinleri, öğretmenler, özellikle de çocuklar... Hepsi bu kütüphanelerin kendileri için ne kadar değerli olduğunu anlatıyor. Bir çocuğun "Artık ders çalışacak sessiz bir yerim var" demesi, aslında her şeyi özetliyor.

Acıyı Umuda Dönüştüren Bir Yolculuk

Bu babanın hikayesi bize şunu gösteriyor: İnsan en büyük acısını bile en güzel eserlere dönüştürebilir. Otuz üç kütüphane demek, binlerce çocuğun hayatına dokunmak demek. Belki de onlarca mühendis, doktor, öğretmen yetişecek bu kütüphanelerden.

Ve en güzeli de bu hareketin dalga dalga yayılması. Diğer şehit aileleri de benzer projelere başlamış. Yani bir kişinin attığı taş, şimdi binlerce kişiye ulaşıyor.

Son kütüphanenin açılışındaki o manzara gerçekten görülmeye değermiş. Çocukların yüzündeki o heyecan, babanın gözlerindeki o hüzünlü gurur... İnsan diyor ki, işte bu kadar basit aslında iyilik yapmak.

Peki ya siz? Böyle bir acının içinden böyle güzel bir eser çıkarabilir miydiniz? Belki de hepimizin bu babadan öğreneceği çok şey var. Hayat bize ne verirse versin, onu güzelleştirmek bizim elimizde.