
Kim derdi ki bir gün sınıfları dolduran yabancı yüzler, Türkiye'nin ekonomisine milyarlarca dolar enjekte edecek? İşte tam da bu, şu anda yaşadığımız gerçeklik. Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, bugün yaptığı açıklamayla gözleri bu başarı hikayesine çevirdi.
Özvar'ın dediğine göre, Türkiye'de eğitim alan uluslararası öğrencilerin sayısı 385 bini aşmış durumda. Bu, sadece bir sayı değil aslında. Her biri ailesinden, ülkesinden kilometrelerce uzakta eğitim hayallerini gerçekleştirmeye çalışan genç insanlar.
Ekonomiye Katkı Rakamları Şaşırtıcı
Geçtiğimiz yıl itibarıyla, bu öğrencilerin ülkemize sağladığı ekonomik katkı tam 3 milyar 741 milyon dolar olarak kayıtlara geçti. Bu rakam, önceki yıla göre ciddi bir artışa işaret ediyor. Düşünsenize, bu neredeyse küçük bir ülkenin yıllık bütçesi kadar!
Peki bu katkı sadece harç ücretlerinden mi ibaret? Hiç de değil. Aslında işin içinde çok daha derin bir ekonomik hareketlilik var.
Öğrenci Başına Ne Kadar Harcama?
YÖK'ün yaptığı hesaplamalara göre, her bir uluslararası öğrenci yılda ortalama 12 bin dolar harcama yapıyor. Bu hesap sadece okul masraflarını değil, tabii ki barınma, yeme-içme, ulaşım ve diğer günlük ihtiyaçları da kapsıyor.
İstanbul'da okuyan bir öğrenci ile Konya'daki bir öğrencinin harcama kalemleri elbette farklılık gösteriyor. Ancak genel ortalamaya baktığımızda, bu rakamların Türkiye için ne kadar değerli olduğunu görmemek mümkün değil.
En Çok Öğrenci Hangi Ülkelerden Geliyor?
Listenin başında hiç şaşırtıcı olmayan bir şekilde Suriye var. İç savaşın yaralarını sarmaya çalışan komşumuzdan gelen öğrenci sayısı 46 bini aşmış durumda. Onu 36 bin ile Türkmenistan takip ediyor. Azerbaycan ise 33 bin öğrenciyle üçüncü sırada.
Bu öğrencilerin büyük çoğunluğu (%85'i) devlet üniversitelerinde eğitim görürken, geri kalan %15'i özel üniversiteleri tercih ediyor. Peki neden Türkiye?
Türkiye Neden Cazibe Merkezi?
Aslında cevap çok basit: Kaliteli eğitim, görece uygun yaşam maliyetleri ve tabii ki kültürel yakınlık. Özellikle Orta Doğu ve Orta Asya ülkelerinden gelen öğrenciler için Türkiye, batı ülkelerine kıyasla çok daha cazip bir alternatif sunuyor.
Üniversitelerin uluslararasılaşma çabaları da bu artışta büyük rol oynuyor. Yurtdışı ofisleri, fuar katılımları ve dijital tanıtım kampanyaları derken, Türkiye artık global eğitim pazarında çok daha görünür bir konumda.
Özvar'ın da dediği gibi, bu sadece bir ekonomik kazanç meselesi değil. Aynı zamanda kültürel diplomasi ve uluslararası ilişkiler açısından da paha biçilemez bir yatırım.
Gelecek yıl bu rakamların daha da artması bekleniyor. Kim bilir, belki de önümüzdeki yıllarda 4 milyar dolar sınırını aşarız. Sonuçta eğitim, sadece bugünü değil yarını da şekillendiren en değerli yatırım.