
Eğitimde standartların ne denli önemli olduğunu bir kez daha gösteren bir gelişme yaşandı. Milli Eğitim Bakanlığı'nın yürüttüğü sıkı denetimler, beklenmedik bir sonucu ortaya çıkardı: tam 22 okul, öğrencilere dağıtılan ders kitaplarını kullanmamak suçlamasıyla kapatıldı.
Bu karar, eğitim camiasında adeta bir şok etkisi yarattı. Kimi eğitimciler "haklı bir uygulama" derken, kimi ise "ağır bir ceza" olduğunu düşünüyor. Peki ama neden? Neden devletin ücretsiz dağıttığı kitaplar sınıflarda kullanılmıyordu?
Denetimler Ne Gösterdi?
MEB müfettişleri, yıl boyunca yüzlerce okulda kapsamlı denetimler gerçekleştirdi. Sınıfları tek tek dolaştılar, öğretmenlerle konuştular, öğrencilerin çantalarını bile kontrol ettiler. Ve buldukları şey hiç de iç açıcı değildi.
22 okulda -evet, yanlış duymadınız, tam 22 okulda- ders kitaplarının ya hiç kullanılmadığı ya da sadece rafta süs olarak durduğu tespit edildi. Kitapların çoğu tertemizdi, sayfaları bile açılmamıştı. Öğretmenler kendi hazırladıkları materyalleri veya farklı kaynakları tercih ediyordu.
Peki Ya Sonrası?
Bakanlık, bu duruma göz yumamazdı elbette. Müfredatın dışına çıkmak, öğrencilerin aynı eğitim standardını alamaması demekti. Ve bu kabul edilemezdi. Hızlı bir şekilde harekete geçtiler.
İlgili okulların yöneticileri savunmalarını yaptılar tabii. "Kitaplar yetersiz", "Daha iyisini yapıyoruz", "Öğrenciler daha mutlu" gibi gerekçeler sundular. Ama bakanlık dinlemedi. Kural, kuraldı. Ve neticesinde o 22 okul için kapatma kararı çıktı.
Veliler ise ikiye bölünmüş durumda. Bir kısmı "Çocuğumun okulu kapanırsa ne olacak?" endişesi yaşarken, diğerleri "Devletimiz gerekeni yaptı" diyerek uygulamayı destekliyor. Ortada ise eğitim sisteminin belki de hiç konuşulmayan bir gerçeği duruyor: Standartlar ne kadar esnetilebilir?
Bu olay, sadece 22 okulun kapanmasından ibaret değil aslında. Türkiye'deki eğitim anlayışına dair çok daha derin soruları gündeme getiriyor. Sizce bu doğru bir karar mı? Yoksa eğitimde esneklik mi şart? Tartışması uzun süreceğe benzer.