
Kim derdi ki bir okulun kaderi, birkaç fırça darbesi ve bir avuç insanın inancıyla bu kadar güzel değişebilir? Sakarya'nın neşesi hiç eksik olmayan eğitim neferleri, bu kez sıralardan önce kolları sıvadı. Adeta bir yeniden doğuş hikâyesi yaşandı orada.
Öğretmenler, veliler, hatta mahallenin esnafı… Hepsi aynı hayal için bir araya geldi: Çocukların gözlerinde daha parlak bir ışık görmek. Okulun içi ve dışı, sanki sihirli bir değnek değmişçesine değişmeye başladı. Badanalar atıldı, sıvalar düzeldi, sınıflar pırıl pırıl oldu. Her bir köşe, emek ve sevgiyle yeniden şekillendi.
Bir Cumartesi Sabahı, Her Şey Değişti
O cumartesi sabahı, okulun bahçesi normalden çok farklıydı. Ders zili yerine, rende sesleri ve kahkahalar yankılanıyordu. Kimi boya yapıyor, kimi çerçeve tutuyor, kimi de çay dağıtıp moral veriyordu. İnanın, o manzara görülmeye değerdi. İnsan, bir anda “Ah, keşke her yerde böyle bir ruh olsa…” diye düşünmeden edemiyor.
Velilerden biri, “Bizim çocuğumuz bu sıralarda büyüyecek. Burası onun ikinci evi. Evi güzelleştirmek de bize düşer,” dedi. Gözlerindeki o gurur, her şeyi anlatmaya yetiyordu aslında.
Yenilenen Sadece Binalar Değil, Umutlar Oldu
Pazartesi günü okula gelen öğrencilerin yüzlerindeki şaşkınlık ve mutluluk… İşte o an, verilen emeğin karşılığını fazlasıyla aldı. Küçük bir kız, “Öğretmenim, okulumuz gelinlik giymiş!” deyiverdi. Belki de en güzel yorum buydu.
Okul müdürü ise duygularını şöyle ifade etti: “Bu, sadece bir tadilat hikâyesi değil. Bu, birbirine inanan insanların neler başarabileceğinin kanıtı. Artık burada daha güzel dersler işleyeceğiz. Çünkü duvarlar bile artık bize gülümsüyor.”
Evet, bazen küçük dokunuşlar büyük değişimlere yol açar. Sakarya’da yaşanan da tam olarak buydu. Bir okul, bir mahalle ve onu var eden insanlar… Hepsi, el ele verip çok daha güzel bir yarın için çalıştı. Ve başardılar.