
Bazen bir toplumun en saf yüzü, en sıradan görünen anlarda ortaya çıkar. İşte Siirt'te yaşananlar da tam olarak bunu kanıtlıyor. Adeta bir elin nesi var, iki elin sesi var misali.
Okul müdürü, öğretmenler ve veliler—hep birlikte—okullarının daha güzel, daha yaşanabilir bir yer olması için kolları sıvadı. Kimi boya yapıyor, kimi temizlik, kimi de tamir işlerine koşturuyordu. Ortaya öyle bir enerji çıkmıştı ki, görenler “Bu işte bir ruh var!” demekten kendini alamadı.
İmece Usulü Bir Araya Geliş
Okulun tadilat ihtiyacı uzun süredir biliniyordu. Ama bütçe yetersizliği, her zaman olduğu gibi, işleri yavaşlatıyordu. Ta ki müdür bey “Durmayalım!” deyip harekete geçene kadar. Öğretmenler de hemen destek verdi. Veliler ise “Biz de varız!” diyerek onlara katıldı.
O gün okulun bahçesi, adeta bir şenlik alanına dönüştü. Kimi çocuğunu yanında getirmiş, küçük büyük demeden herkes elinden geleni yapıyordu. Kimi fırçayla badana yapıyor, kimi çerçeveleri silip süpürüyor, kimi de bahçedeki çiçekleri düzenliyordu. İnsanın içini ısıtan türden bir manzaraydı.
Sonuç: Hepimizin Okulu, Hepimizin Emeği
Gün sonunda okul, baştan aşağı yenilenmişti. Sınıflar pırıl pırıl, koridorlar tertemiz, bahçe ise yemyeşil olmuştu. Belki maddi olarak çok büyük bir yatırım değildi yapılan—ama manevi değeri paha biçilemezdi.
Bu dayanışma ruhu, aslında hepimizin unuttuğu bir şeyi hatırlattı: Okul sadece dört duvardan ibaret değil; orası bir toplumun kalbinin attığı yerdir. Ve Siirt’te o kalp, herkese ilham verecek şekilde çarpıyor.
Umarım bu hikâye, başka okullara, başka şehirlere de örnek olur. Çünkü gerçek değişim, işte böyle küçük adımlarla başlar.