
İstanbul'da hayat durmak bilmiyor ama cüzdanlar gün geçtikçe hafifliyor. Özellikle de okula giden çocukları ya da işe giden çalışanları taşıyan servis araçları söz konusu olduğunda. Servisçiler artık dayanamadığını söylüyor ve maliyetlerdeki fırlamayı göstererek kapıya zam bildirimi koyuyor.
Yüzde 40'a varan oranlardan bahsediyoruz! Bu, aylık hane bütçesinden ciddi bir kalemin daha fazlasını alıp götürecek demek. Benzin, sigorta, araç bakımı, yedek parça... Her şeyin fiyatı allak bullak olmuş durumda. Servis işletmecileri de "Biz ne yapalım, biz de bu fiyat artışlarına yenik düştük"> diye hayıflanıyor.
Maliyetler Değil, Fiyatlar Uzaya Çıktı
Dolar ve eurodaki dalgalanma, lastikten yağa kadar her şeye yansıdı. Bir de üstüne işçilik maliyetleri... Servis şoförü bulmak neredeyse imkansız hale geldi. Bulsanız bile ücret beklentisi eskisi gibi değil. Tüm bu etkenler, servis hizmeti veren firmaları zor durumda bırakıyor. Peki, çözüm ne? Onlar da çareyi müşteriden ek ücret talep etmekte buluyor.
Veliler ise iki ateş arasında. Bir yandan çocuğunun güvenliği için servisten vazgeçemezsin, diğer yandan gelen faturaları ödemek zorundasın. "Servis mi, yoksa toplu taşıma mı?"> ikilemi, her eğitim dönemi başında yeniden karşımıza çıkıyor. Toplu taşıma her ne kadar daha ucuz olsa da, özellikle küçük yaştaki çocuklar için güvenlik endişesi birinci planda.
Peki Ya Çözüm?
Belediyelerden veya merkezi yönetimden destek bekleyenler var. Bazıları, "Okul servisleri için vergi indirimi gelmeli"> diyor. Bazıları ise doğrudan ailelere yapılacak nakdi yardımların artırılmasını talep ediyor. Konuşmak kolay tabii, uygulamaya gelince işler karışıyor.
Bu arada, fiyat artışı talepleri karşısında velilerin ve çalışanların ne yapacağı da merak konusu. Kimi "Başka çaremiz yok, ödeyeceğiz"> derken, kimi de "Bu kadarı da fazla"> diyerek itiraz bayrağını açmaya hazırlanıyor. Önümüzdeki günlerde, bu zamlara tepkilerin artarak devam edeceğini söyleyebiliriz.
Sonuç olarak, İstanbul'da yaşamanın bedeli bir kez daha kabarıyor. Ulaşım, eğitimin vazgeçilmez bir parçası haline geldi ama kimse bu maliyetlere sonsuza kadar dayanamaz. Bakalım, bu krizden her iki taraf da göreceği zararı en aza indirerek çıkabilecek mi?