Konya'da bir çocuğun okul hayali, bir yıl daha eridi gitti. Tunahan'ın gözlerindeki ışıltı, okul bahçelerinde koşma hayaliyle parlıyordu ama ne yazık ki gerçekler hayallerin önüne set çekti.
Aslında durum basit görünüyor: Down sendromlu bir çocuk, eğitim hakkına kavuşmayı bekliyor. Fakat iş pratiğe gelince her şey altüst oluyor. Tunahan'ın ailesi için bu yıl da aynı kabus tekrarlandı - okul kapıları bir türlü aralanmadı.
Engeller Sadece Fiziksel Değil
Oğlunun durumunu anlatırken anne Gülşen Hanım'ın sesi titriyor. "Her yıl aynı umut, aynı hayal kırıklığı" diyor ve ekliyor: "Tunahan'ın tek istediği akranlarıyla birlikte olmak. Ama sistem buna izin vermiyor."
Okulların fiziksel koşulları Tunahan için adeta birer engel. Merdivenler, dar koridorlar, uygun olmayan sınıf düzenleri... Liste uzayıp gidiyor. Öte yandan, özel eğitim sınıfları ise ya dolu ya da Tunahan'ın ihtiyaçlarına cevap veremiyor.
Bir Anne'nin Mücadelesi
Gülşen Hanım'ın mücadelesi aslında hepimizin meselesi. "Ben sadece oğlum için değil, tüm engelli çocuklar için savaşıyorum" diye anlatıyor. Her gün kapı kapı dolaşıyor, yetkililerle görüşüyor, belgeler topluyor. Ama sonuç? Genellikle hayal kırıklığı.
İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün kapısından her çıkışında yeni bir umutla giriyor, ama çoğu zaman eli boş dönüyor. "Kaynaştırma eğitimi" denen sistem aslında kağıt üzerinde güzel duruyor, ama pratikte işlemiyor.
Rakamlar Ne Diyor?
- Türkiye'de binlerce engelli çocuk benzer sorunlarla karşılaşıyor
- Okulların fiziksel erişilebilirliği hala yetersiz
- Özel eğitim öğretmeni açığı kritik seviyelerde
- Aileler bürokratik engellerle boğuşmak zorunda kalıyor
Aslında ihtiyaç duyulan şey çok basit: Her çocuğun eğitim hakkına saygı gösterilmesi. Tunahan gibi çocukların potansiyelini ortaya çıkaracak fırsatlar yaratılması.
Peki Çözüm Ne?
Uzmanların görüşü net: Erişilebilir okullar, eğitimli öğretmenler ve ailelere destek mekanizmaları. Ama bunların hepsi kağıt üzerinde kalıyor. Pratikte ise aileler kendi başlarının çaresine bakmak zorunda.
Gülşen Hanım son olarak şunu söylüyor: "Tunahan'ın gülüşü her şeye değer. Ama onun da diğer çocuklar gibi okula gidebilmesi için daha fazla beklemek istemiyorum."
Belki de sorun sadece Tunahan'ın değil, hepimizin. Çünkü bir toplumun gelişmişliği, en hassas üyelerine nasıl davrandığıyla ölçülür.