
Göbeğimizden bağlı olduğumuz o isimler var ya, hani hayatımıza dokunan... İşte onlardan biri olan İbrahim Tatlıses'in ailesinden gelen haber herkesi gururlandırdı. Kim derdi ki 'Arabesk Kralı'nın torunu, dünyanın en köklü eğitim kurumlarından birine adım atmayı hedefleyecek?
Oxford Üniversitesi – evet, yanlış duymadınız. Dünyanın dört bir yanından parlak zekaların birbiriyle yarıştığı o efsanevi kurum. Ve şimdi bu yarışta bir Tatlıses var. Sanatın ve müziğin büyüsüyle büyüyen bir nesil, şimdi akademik arenada da kendini gösteriyor.
Peki Neden Oxford?
Aslında cevap oldukça basit: Kalite, prestij ve sınırsız fırsat. Ama tabii ki bu kadar değil. Ailenin eğitime verdiği önem – ki bu herkesin malumu – torunda da karşılığını bulmuş görünüyor. Belki de dedesinin sanat kariyerindeki azminin genlerine işlemiş olmasıdır kim bilir?
Şöyle bir düşünsenize: Bir yanda sahne tozu, diğer yanda akademik başarı. Aslında hiç de uzak değiller. Disiplin, yaratıcılık ve tutku... İkisi de aynı madalyonun farklı yüzleri sanki.
Aileden Gelen Destek
İbrahim Tatlıses'in torununun bu kararına ailenin tepkisi ise tahmin edeceğiniz üzere son derece olumlu. Eğitimin önemini her fırsatta vurgulayan Tatlıses ailesi, genç bireyin bu hedefini canıgönülden destekliyor. Ne de olsa başarı, desteklenirse büyür.
Ve işte size küçük bir not: Başvuru sürecinin heyecanı aile içinde hissedilirken, herkesin merakla beklediği bir sonuç var ortada. Oxford'dan gelecek olan cevap, sadece aile için değil, sevenleri için de büyük önem taşıyor.
Belki de bu hikaye, hedeflerimizin sınırlarını zorlamamız gerektiğini hatırlatıyor bize. Kim olduğumuzun değil, ne yapmak istediğimizin önemli olduğunu... İbrahim Tatlıses'in torunu da bunu kanıtlar nitelikte adımlar atıyor işte.
Peki ya siz? Sizce sanat ve akademi bir arada yürür mü? Cevabınız ne olursa olsun, bir gerçek var: Tutku ve azmin olduğu yerde, başarı kaçınılmazdır.