Yükseköğretimde rüzgarlar değişiyor. Adeta bir fırtına öncesi sessizliği yaşanıyor üniversite koridorlarında. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar'ın son açıklamaları, köklü bir reformun ayak seslerini duyuruyor.
Öyle ki, geleneksel 4 yıllık lisans eğitimi artık tarih olabilir. Evet, yanlış duymadınız - üniversiteyi üç yılda bitirmek mümkün hale geliyor. Bu değişiklik sadece süreyle ilgili değil elbette. Eğitimin kalitesini artırmak, öğrencileri iş hayatına daha hızlı hazırlamak ve uluslararası standartlara uyum sağlamak asıl hedefler arasında.
Peki Nasıl Olacak Bu Sistem?
Aslında düşününce oldukça mantıklı. Mevcut sistemde öğrenciler bazen gereksiz derslerle vakit kaybediyor. Oysa yeni düzenleme, ders yükünü hafifletip eğitimi daha verimli hale getirmeyi planlıyor. Yoğunlaştırılmış programlar sayesinde aynı bilgiyi daha kısa sürede almak mümkün olacak.
Kimileri "Eksik eğitim almış olmaz mıyız?" diye sorabilir. Haklılar da. Ama işin sırrı müfredatın yeniden yapılandırılmasında yatıyor. Gereksiz tekrarlardan arındırılmış, özü sıkı bir eğitim modeli üzerinde çalışılıyor.
Öğrenciler Ne Diyor?
Kampüslerde konuştuğumuz öğrenciler kararsız. Bir yandan erken mezun olup iş hayatına atılma fikri cazip geliyor. Diğer yandan da "Acaba yeterince hazır olacak mıyız?" endişesi var. Üniversite hayatının o dördüncü yılında yaşanan olgunlaşma sürecinden mahrum kalma ihtimali de düşündürüyor insanı.
Özvar'ın dediği gibi, bu sadece bir seçenek olacak. İsteyen dört yıllık programa devam edebilecek. Ama hızlı koşmak isteyenlere de yol açılacak. Adeta eğitimde hızlı tren seçeneği diyebiliriz.
Değişim kaçınılmaz görünüyor. Dünya hızla dönüyor, eğitim sistemlerimizin de bu hıza ayak uydurması gerekiyor. Üniversitelerimizin bu değişime ne kadar hazır olduğu ise başka bir merak konusu.
Bir düşünün - mezun olup işe başlama yaşı düşecek, öğrenciler daha az harç ödeyecek, üniversiteler daha verimli çalışacak. Kulağa hoş geliyor değil mi? Ama tabii her değişim gibi bunun da zorlukları olacak. Zaman gösterecek.