
Güneşin kavurucu sıcaklığı altında, Türk öğrenciler için yepyeni bir macera başlıyor. Tunus'un büyüleyici sokaklarında Arapça kelimeler uçuşuyor, kahkahalar yankılanıyor. Kim derdi ki Anadolu'dan gelen bu gençler, Kuzey Afrika'da dil öğrenirken bir yandan da kültürler arası köprü kuracak?
İşte tam da bu noktada, Türkiye'nin farklı üniversitelerinden gelen öğrenciler, Tunus'ta Arapça eğitimi alarak hem dil becerilerini geliştiriyor hem de yerel halkla kaynaşıyor. Program sadece dil öğrenmekle sınırlı değil – öğrenciler Tunus kültürünü yakından tanıma fırsatı da buluyor.
Dil Öğrenmek Artık Sınıflardan Çıktı!
Eskiden dil öğrenmek denince akla dört duvar arasında sıkışıp kalmak gelirdi. Ama artık değişen eğitim anlayışı sayesinde öğrenciler, Arapçayı sokaklarda, pazarlarda, günlük yaşamın içinde öğreniyor. Tunuslu ailelerin evlerinde konaklayarak dil pratiği yapma şansı bulan öğrenciler, bu deneyimi "paha biçilmez" olarak nitelendiriyor.
Programın en çarpıcı yanı? Öğrencilerin sadece birkaç hafta içinde temel iletişim kurabilecek seviyeye ulaşması. "Başlangıçta tek kelime bile bilmiyordum" diyen bir öğrenci, "Şimdi pazarda pazarlık yapabiliyorum" diyerek gururunu gizleyemiyor.
Kültürler Arası Dostluk Köprüsü
Tunusluların misafirperverliği ise öğrencileri en çok etkileyen detaylardan biri. Yerel halk, Türk öğrencilere adeta aileleriymiş gibi davranıyor. Birlikte yemek yapıyorlar, şarkı söylüyorlar, gelenekleri paylaşıyorlar. Bu etkileşim sayesinde iki ülke arasındaki bağlar da güçleniyor.
Program koordinatörleri, bu tür değişim programlarının önemini vurgularken, "Dil öğrenmek sadece gramer bilgisi değildir" diyor. "Kültürü anlamak, insanlarla bağ kurmak – işte asıl mesele bu."
Türk öğrencilerin Tunus macerası, hem kişisel gelişimleri hem de uluslararası ilişkiler açısından oldukça verimli geçiyor. Belki de geleceğin diplomatları, bürokratları veya iş insanları şu anda Tunus sokaklarında Arapça pratiği yapıyor. Kim bilir?