
Tam da ‘veri petrolse, onu işlemek de altındır’ denilen bir çağda, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) sıra dışı bir hamle yaptı. Dijital dönüşüm vizyonu kapsamında hayata geçirdiği ‘YÖK Veri Analizi Okulu’ projesi, beklenenin çok ama çok üzerinde bir taleple karşılaştı. Resmen bir başvuru seli yaşandı diyebiliriz. Son başvuru tarihi olan 5 Ağustos’a kadar geçen sürede, tam 130 binden fazla kişi bu fırsat için kayıt yaptırdı. Bu rakam, sadece bir sayı değil, Türkiye’nin geleceğe dair umudunun ve öğrenme azminin de bir göstergesi aslında.
Peki herkesi bu kadar cezbeden neydi? Bence cevap basit: Çağın gerektirdiği bir beceri seti ve bunu ücretsiz, sertifikalı, online olarak sunmaları. Program, lisans ve ön lisans mezunlarına hitap ediyor. Yani üniversite sıralarından yeni kalkmış bir mezun da, kariyerine yeni bir yön vermek isteyen deneyimli bir çalışan da bu eğitime dahil olabiliyor. Eğitimler tamamen çevrimiçi ortamda, YÖK’ün Dijital Dönüşüm Projesi’nin bir parçası olarak verilecek. Oldukça kapsamlı bir müfredatları var: Veri Bilimi, Yapay Zeka, Makine Öğrenmesi, Veri Görselleştirme derken, adeta dijital çağın alfabesini öğretecekler.
Neden Bu Kadar Yoğun İlgi?
Aslında durumun özü şu; artık her sektör veri konuşuyor. Perakendeden sağlığa, üretimden pazarlamaya kadar her alanda data analisti yetiştirmek, veriyi okuyabilen insanlara ihtiyaç var. İşte YÖK de tam olarak bu açığı kapatmak için yola çıkmış. Projenin koordinatörlüğünü üstlenen Prof. Dr. Naciye Güliz Uğur’un da dediği gibi, amaç ‘veri okuryazarı’ bireyler yetiştirmek. Yani sadece rakamlara bakan değil, onlardan anlamlı sonuçlar çıkarabilen, strateji üretebilen bir nesil.
Başvuruların demografik dağılımı da bir hayli ilginç. Kadın katılımcı oranı %45 seviyelerinde. Bu, özellikle teknoloji alanında daha fazla kadının yer alması adına son derece sevindirici bir oran. Adayların büyük bir kısmı mühendislik ve temel bilimler mezunu olsa da, sosyal bilimlerden başvuranların sayısı da azımsanacak gibi değil. Demek ki herkes bu işin içinde bir gelecek görüyor.
Peki Ya Sonrası?
Eğitimlerini başarıyla tamamlayan katılımcılar, YÖK onaylı bir sertifikanın sahibi olacak. Kim bilir, belki de bu sertifika birçoğu için yepyeni kapılar aralayacak. Kariyer değiştirmek isteyenlere veya kendini geliştirmek isteyenlere altın değerinde bir fırsat sunulmuş durumda. Üstelik tamamen ücretsiz!
YÖK Başkanı Erol Özvar'ın da vurguladığı üzere, bu proje Türkiye’nin beşeri sermayesini güçlendirmeye yönelik çok önemli bir adım. Üniversitelerin bu sürece aktif katılımı ise işin bir diğer güzel yanı. 112 üniversiteden 331 öğretim elemanı, bu eğitim seferberliğinde görev alacak. Yani aslında tüm ülke seferber olmuş durumda.
Sonuç olarak; 130 bin başvuru, sıradan bir istatistik değil. Türkiye’nin dönüşüm arzusunun, öğrenme isteğinin ve geleceği yakalama çabasının somut bir kanıtı. Umarım bu girişim, daha nice benzer projelerin önünü açar.