Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Türkiye'nin yükseköğretim sistemini uluslararası rekabetçilik ve kalite hedefleri doğrultusunda köklü bir değişime tabi tutuyor. Akademik kariyer süreçlerinden ders planlamasına, staj uygulamalarından mezuniyet koşullarına kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan kapsamlı reform paketi, araştırma üniversitelerinin performansını artırmayı ve öğrencileri iş hayatına daha donanımlı hazırlamayı amaçlıyor.
Akademik Kariyerde Performans Esası ve Yeni Düzenlemeler
YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar'ın Yıldız Teknik Üniversitesi'ndeki Araştırma Üniversiteleri Değerlendirme Toplantısı'nda açıkladığı yeni yol haritasına göre, akademik personelin görev sürelerinde performans kritik bir rol oynayacak. Mevcut 72 yaş sınırı kanununun geçerlilik süresi dolmadan, belirli akademik verimlilik şartlarını sağlayan profesörlerin bu yaşa kadar görevde kalabilmesinin önü açılıyor. Bu şartlar, yayın sayısı ve niteliği gibi tamamen akademik performans kriterlerine dayanacak ve usulleri YÖK tarafından belirlenecek.
Profesörlük kariyer basamaklarında da değişiklikler öngörülüyor. Kıdemli Profesörlük gibi aşamalara geçiş için yayın, atıf ve çalışma sayısı gibi ek performans kriterleri getirilmesi gündemde. Doçentlik sürecinde ise devrim niteliğinde bir adım atılıyor. Adayın, beyan ettiği eserlere ne derece hâkim olduğunu ölçmek için eser savunması şartı getirilecek. Doktora tez savunmasına benzer bir formatta yapılması planlanan bu savunma ile, çalışmaların bilimsel niteliğinden ziyade adayın müellifliğini teyit etmek hedefleniyor.
Eğitim Öğretimde Verimlilik Odaklı Değişim: Kısa Dönem, Erken Mezuniyet
Öğrencilerin üniversite hayatındaki verimliliğini artırmak için ders planlaması ve akademik takvimde önemli düzenlemeler yolda. YÖK'ün çalışmaları doğrultusunda, 14 haftalık geleneksel dönemler yerine 12 haftalık üç sömestr üzerinden bir planlama çalışması başlatıldı. Bu sistemin, ders yoğunluğunu artırarak zaman kaybını önlemesi bekleniyor.
Reform paketinin dikkat çeken başlıklarından biri de erken mezuniyet fırsatı. Aynı müfredatı ve krediyi tamamlamak şartıyla, başarılı öğrencilere normal süreden daha erken mezun olma imkanı sağlanacak. Mevcut sistemde haftalık ders planlamasının etkinsizliği nedeniyle öğrencilerin ortalama iki buçuk gün üniversiteye gelmek zorunda kalması ve bunun yarattığı zaman kaybı, bu değişikliğin temel gerekçesi olarak gösteriliyor.
Avrupa Kredi Transfer Sistemi (AKTS) iş yüklerinin de yeniden ele alınacağını duyuran YÖK, üniversiteleri bu konuda düzenleme yapmaya davet etti, aksi takdirde merkezi bir düzenleme yapılacağının sinyalini verdi.
Stajdan Doktoraya: Uygulama ve İstihdamı Güçlendirecek Adımlar
Öğrencilerin iş hayatına hazırlanmasında kritik öneme sahip staj uygulamalarında da köklü bir değişiklik geliyor. 20-25 günlük kısa süreli staj dönemi sona eriyor. Yerine, özellikle mesleki programlarda (Meslek Yüksekokulları ve uygulamalı eğitim veren 4 yıllık lisans programları) uzun süreli, iş yerinde uygulamalı eğitim modeline geçilecek. Pilot uygulama ile başlaması planlanan bu sistem için 7-8 şehirde pilot çalışma yürütülecek.
Doktora eğitimini teşvik etmek için de yeni mekanizmalar devreye alınacak. Doktora mezunlarında istihdam oranının %92 gibi yüksek bir seviyede olmasına rağmen, doktora yapan öğrenci sayısındaki azalma endişe kaynağı. Bu nedenle, öğretim üyesi yetiştirmek üzere belirli üniversitelere ek programlar tanımlanacak ve bu programlara kayıtlı doktora öğrencileri için araştırma görevlisi kadroları tahsis edilecek.
Yabancı dil yeterlilik ölçümünde de değişiklik var. YÖK-DİL sınavının yerini, okuma, yazma, dinleme ve konuşma olmak üzere dört dil becerisini ölçen yeni bir sınav alacak. Bu sınav, doktora, yüksek lisans ve doçentlik başvurularında kullanılacak. Temel zorluk ise, bu kapsamlı sınavı aynı anda uygulayacak teknik altyapının oluşturulması olarak belirtiliyor.
Toplantıda ayrıca, uluslararası öğretim elemanlarının maaş ve özlük hakları konusunda iyileştirme sözü verildi. Araştırma Üniversiteleri Destek Programı (ADEP) kapsamında üniversiteler arası proje ortaklıklarının önündeki engellerin kaldırılacağı ve destekleneceği vurgulandı. Tüm bu adımların, Türk yükseköğretiminin küresel arenadaki konumunu güçlendireceği ve mezun kalitesini yukarı taşıyacağı öngörülüyor.