
Kim derdi ki, Orta Asya'nın bu kadim topraklarında ekonomiye yön veren şey, toprağın derinliklerinden çıkan parlak bir cevher olacak? Özbekistan için altın, kelimenin tam anlamıyla 'altın' bir çağ başlattı desek yanlış olmaz.
İstatistikler öyle sıradan rakamlar değil; adeta bir ekonomik dönüşümün sessiz tanıkları. Ocak-Mayıs döneminde ülkenin toplam ihracat geliri, tamı tamına 9.46 milyar dolar olarak kayıtlara geçti. Bu, geçen yılın aynı dönemine kıyasla %4.3'lük bir büyümeye işaret ediyor. İyi, hoş da... Asıl patlama nerede oldu derseniz, işte orası çok daha ilginç.
Altın, ihracat pastasının en büyük dilimi haline geldi. Evet, yanlış duymadınız. İhracat gelirlerinin %34.2'si, yani neredeyse her üç dolardan biri, bu parlak metalden geliyor. Bu oran, bir önceki yıla göre çarpıcı bir şekilde %9.7 puan artmış durumda. Yani ekonomideki ağırlığı iyiden iyiye hissediliyor.
Peki bu altın rüzgarı nereden esiyor? Cevap basit: Üretim ve satıştaki olağanüstü artış. Özbekistan, adeta bir 'altın damarı' bulmuşçasına bu değerli kaynağı işlemeye ve dünya piyasalarına sunmaya devam ediyor. Ülkenin dış ticaret dengesi üzerinde de bu durumun etkileri yadsınamaz.
Tabii bu, diğer sektörlerin hiçbir şey yapmadığı anlamına gelmiyor. Endüstriyel ürünler, gıda maddeleri, kimya ürünleri ve diğerleri de ihracat pastasından paylarını alıyor. Fakat altının parlaklığı, hepsinin önüne geçmiş durumda. Ekonomiye yön verenler için bu veriler, geleceğe dair stratejiler belirlerken oldukça kritik bir rol oynayacak gibi görünüyor.
Sonuç olarak, Özbekistan'ın ekonomik haritası yeniden şekilleniyor. Ve görünen o ki, bu haritanın en parlak, en değerli noktasına altın damgasını vurmuş durumda. Bu trendin sürüp sürmeyeceğini ise hep birlikte göreceğiz.