
Ekonominin nabzını tutan verilerden biri daha gün yüzüne çıktı. Ve durum pek de iç açıcı değil. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verileri, finans sektörü dışında kalan şirketlerin dövizdeki açık pozisyonunun iyice büyüdüğünü gözler önüne serdi.
Mayıs ayı itibarıyla bu açık, tam 90.2 milyar dolar seviyesine ulaşmış durumda. Bir önceki aya kıyasla 4.4 milyar dolarlık bir sıçrama bu. Yani, durum sandığımızdan daha ciddi olabilir.
Peki Bu Rakamlar Ne Anlama Geliyor?
Kısaca özetlemek gerekirse; firmaların elindeki yabancı para cinsinden varlıklar ile yükümlülükleri arasındaki fark, açık olarak karşımıza çıkıyor. Yükümlülükler varlıklardan ne kadar fazlaysa, açık da o denli büyük oluyor. Bu da beraberinde ciddi bir kur riski getiriyor.
Döviz yükümlülükleri, döviz varlıklarını 1.7 kat aşmış vaziyette. Rakamlara bakacak olursak: varlıklar 255.3 milyar dolar, yükümlülükler ise 345.5 milyar dolar. Aradaki uçurum gerçekten dikkat çekici.
Krediler ve Ticari Borçlar Başı Çekiyor
Peki bu devasa yükümlülük yığınının ardında ne var? İşin büyük kısmını, firmaların almış olduğu döviz cinsinden krediler ve ticari borçlar oluşturuyor. Özellikle de ticari borçlarda son bir yılda kayda değer bir artış söz konusu.
Varlık tarafında ise nakit ve mevduatlar hâlâ en büyük paya sahip. Firmalar, adeta bir güvence arayışıyla yabancı para cinsinden likit varlıklarını ellerinde tutmaya devam ediyor.
Bu tablo, Türkiye ekonomisinin kronikleşmiş sorunlarından biri olan dolarizasyonun (ekonominin dolarlaşması) hâlâ ne denli güçlü olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. TL'ye olan güvenin tam anlamıyla tesis edilememesi, firmaları döviz cinsinden borçlanmaya itiyor. Fakat bu, kurlardaki ani bir yükselişin onları çok daha zor bir duruma sokabileceği anlamına da geliyor.
Sonuç olarak, rakamlar bize gösteriyor ki, kur riski hâlâ Türk şirketlerinin üzerinde Demokles'in kılıcı gibi sallanıyor. Önümüzdeki dönemde bu açığın nasıl bir seyir izleyeceği ise hepimizin merakla takip edeceği bir konu olacak.