
Dünya emtia piyasaları bugünlerde adeta bir kumarhaneye dönüştü. Kimileri 'fırsat' diye atlıyor, kimileriyse 'kaçın kurası' diye fısıldıyor kulaklara. Özellikle petrol ve altında yaşanan hareketlilik, yatırımcıların nabzını iyice yükseltiyor.
Brent petrolü 85 dolar sınırında dans ederken, altın ons başına 2.300 doları zorluyor. Tarım ürünlerindeyse durum daha da ilginç: Buğday ve mısır fiyatlarındaki dalgalanmalar, market raflarına yansıyacak gibi görünüyor.
Uzmanlar ne diyor?
Ekonomistlerin bir kısmı 'Bu hareketlilik geçici' derken, diğerleri 'Fırtına yaklaşıyor' uyarısında bulunuyor. İşin ilginci, her iki taraf da haklı olabilir. Çünkü piyasalar şu an tuhaf bir ikilem yaşıyor:
- Fed'in faiz politikası belirsizliğini koruyor
- Ortadoğu'daki gerilimler enerji fiyatlarını tetikliyor
- Çin ekonomisindeki yavaşlama emtia talebini etkiliyor
Bir yanda enflasyon canavarı, diğer yanda büyüme endişeleri... Yatırımcılar tam bir çıkmazda. 'Güvenli liman' arayışındaki sermaye, altın ve gümüşe akın ediyor. Ancak bu sefer işler o kadar basit değil gibi.
Peki ya Türkiye?
Yerli piyasalarda durum daha da karmaşık. Dövizdeki hareketlilik, emtia fiyatlarını doğrudan etkiliyor. Özellikle ithalata dayalı ürünlerde fiyat artışları tüketiciyi zorluyor. Uzmanlar, 'Bu dalgalanmaların yıl sonuna kadar sürebileceği' konusunda hemfikir.
Sonuç mu? Piyasalar şimdilik 'bekle-gör' modunda. Ama bu sessizliğin ardında büyük bir hareketlilik yatıyor olabilir. Yatırımcıların kulağı tetikte, gözü ekranda...