Gelir dağılımındaki uçurum giderek derinleşiyor. TÜİK'in son verileri, Türkiye'deki ücret eşitsizliğinin ne kadar vahim boyutlara ulaştığını acı bir şekilde ortaya koydu. Rakamlar öyle çarpıcı ki, insanın inanası gelmiyor doğrusu.
Çalışanların sadece yüzde 2'si -evet, yanlış duymadınız- asgari ücretin tam 7.5 katını kazanıyor. Bu küçük azınlık, aylık gelir olarak yaklaşık 45 bin liraya denk gelen bir miktarı cebine indiriyor. Vay canına!
Çoğunluk Ortalama Gelir Seviyesinde
Peki ya geri kalanlar? İşte asıl hikaye burada başlıyor. Çalışanların yüzde 14.4'ü asgari ücretin 3.5 katı civarında kazanıyor. Yani ortalama 21 bin lira kadar. Fena sayılmaz belki ama...
Asıl çarpıcı olan, çalışanların neredeyse yarısının -yüzde 49.2'sinin- asgari ücretin sadece 1.5 katı kazanması. Bu da günlük hayat mücadelesi veren milyonlar demek. Kira, faturalar, market derken geriye ne kalıyor ki?
Eğitim ve Gelir İlişkisi
Üniversite mezunlarına bakalım bir de. Onların durumu biraz daha farklı elbette. Üniversite bitirenlerin yüzde 2.3'ü asgari ücretin 7.5 katı kazanıyor. Eğitim fark yaratıyor gibi görünse de, bu oranın düşüklüğü düşündürücü.
Şöyle söyleyeyim: Eğitimli kesimde bile yüksek gelire ulaşmak neredeyse piyango vurmak gibi. Garip ama maalesef gerçek.
Kadın-Erkek Ücret Farkı
Bir diğer can sıkıcı detay ise cinsiyetler arası ücret farkı. Kadın çalışanların sadece yüzde 1.3'ü bu yüksek gelir diliminde yer alırken, erkeklerde bu oran yüzde 2.5'e çıkıyor. Aynı işi yapıp farklı ücret almak -hala- devam ediyor yani.
Düşünsenize, 2023'ün dördüncü çeyreğinde 15.7 milyon ücretli çalışan varmış. Bunların sadece 314 bini yüksek gelir grubunda. Gerisi orta ve düşük gelir dilimlerinde hayat mücadelesi veriyor.
Sonuç olarak, gelir dağılımındaki bu adaletsizlik toplumsal bir yara haline gelmiş durumda. Ülke olarak bu konuyu ciddiyetle ele almazsak, önümüzdeki yıllarda daha büyük sorunlarla karşılaşmamız işten bile değil. Ne dersiniz?