Avrupa'nın ekonomik nabzını tutan enflasyon verileri, Ağustos ayında da yüksek seyretmeye devam etti. Eurostat'ın açıkladığı son verilere göre, Euro Bölgesi'nde yıllık enflasyon bir önceki aya kıyasla hafif bir artış gösterdi. Bu durum, sanki yaz sıcaklarından bunalmış gibi duran ekonomide bir serinleme beklentisi içinde olanları bir hayli düşündürüyor.
Ağustos'ta enflasyonun %2.6'ya yükselmesi –ki Temmuz'da bu oran %2.5'ti– aslında pek çok ekonomistin tahminlerine yakın olsa da, ‘acaba en kötü geride mi kaldı’ diye soranlar için küçük bir hayal kırıklığı oldu. Kimileri için ise bu, enflasyon canavarının hâlâ ayakta olduğunun bir göstergesi.
Peki Hangi Kalemler Arttı, Hangileri Düştü?
Gıda, alkol ve tütün fiyatları hâlâ en hızlı artışa sahip sektörler olarak öne çıkıyor – %4.3 ile. Hizmetler sektörü de %3.6'lık artışla peşinden geliyor. Enerji fiyatlarındaki artışın ise %1.2'ye gerilemesi belki de tek olumlu haber. Yani, market alışverişi yaparken ya da dışarıda yemek yerken cüzdanınızın nasıl hafiflediğini hissediyorsanız, bunun nedeni artık daha net.
Avrupa Merkez Bankası (ECB), son aylarda enflasyonla mücadele için oldukça sıkı bir politika izliyor. Faiz artırımları ve parasal sıkılaştırma adımları devam ederken, enflasyonun hâlâ istenen seviyelere inmediği görülüyor. Peki, ECB'nin bir sonraki hamlesi ne olacak? Ekim toplantısında yeni bir faiz artışı gelir mi? Bunlar, piyasalardaki yatırımcıların kafasını kurcalayan sorular.
Ülke Ülke Enflasyon: Kim Önde, Kim Geride?
Euro Bölgesi içinde enflasyon oranları ülkeden ülkeye değişiklik gösteriyor. Belçika (%4.8), Hırvatistan (%4.5) ve İspanya (%4.2) gibi ülkeler ortalamanın üzerinde enflasyonla boğuşurken; Letonya (%1.9), Finlandiya (%2.1) ve Litvanya (%2.2) gibi ülkeler ise nispeten daha düşük oranlara sahip. Yani her ülke aynı ekonomik rüzgârı aynı şiddette hissetmiyor.
Peki ya Türkiye'deki yatırımcılar ve ekonomiyi takip edenler için bu veriler ne ifade ediyor? Küresel enflasyon trendleri, döviz kurları ve emtia fiyatları üzerinden dolaylı da olsa bir etki yaratması kaçınılmaz. Euro Bölgesi’nde fiyatların yüksek seyretmesi, Türkiye’deki ihracatçılar için belki bir fırsat; ithalatçılar içinse ek bir maliyet unsuru olabilir.
Kısacası, Avrupa’da enflasyon yüksek ısırarak devam ediyor. Enerji maliyetlerindeki yavaşlama umut verse de, temel tüketim kalemlerindeki artışın sürmesi, politika yapıcıların işini kolaylaştırmıyor. Önümüzdeki aylarda enflasyon trendinin nasıl şekilleneceği hem Avrupa hem de küresel piyasalar açısından kritik önem taşıyacak.
