Ekonomi dünyasının merakla takip ettiği Çin'den gelen son veriler, adeta soğuk duş etkisi yarattı. Ağustos ayı rakamları, dünyanın ikinci büyük ekonomisinin deflasyon sarmalından çıkmakta ne denli zorlandığını gözler önüne serdi.
Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) geçen ay bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 0,8'lik bir artış gösterdi. Bu oran, piyasa beklentilerinin oldukça altında kalırken, ekonomi uzmanlarını da düşündürdü. Haziran ayında yüzde 0,2'ye kadar gerileyen enflasyon, Temmuz'da beklenmedik şekilde sıfırın altına düşmüştü.
Üretici fiyat endeksi (ÜFE) tarafında ise durum daha da vahim. Ağustos'ta ÜFE, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3,3 düşüş kaydetti. Bu, tam 13 aydır devam eden bir düşüş trendi anlamına geliyor. Rakamlar, ekonomideki talep zayıflığının ne denli derin olduğunu gösteriyor adeta.
Ekonomideki Durgunluk Sinyalleri Endişe Yarattı
Pekin yönetimi, bu yıl büyüme hedeflerine ulaşmak için çeşitli teşvik paketlerini devreye sokmuştu. Ancak gelen son veriler, bu önlemlerin henüz yeterli olmadığını düşündürüyor. Ekonomistler, deflasyon riskinin artmasının tüketim harcamalarını ertelemeye yol açabileceği konusunda uyarıyor.
Merkez bankasının faiz indirimleri ve likidite enjeksiyonlarına rağmen, hanehalkı harcamalarında beklenen canlanma bir türlü gelmedi. Aslına bakarsanız, Çinli tüketiciler adeta elini cebinden çekmiş durumda. Bu durum, perakende satışlardan konut piyasasına kadar geniş bir yelpazede kendini hissettiriyor.
Küresel Etkileri Ne Olacak?
Çin'deki deflasyonist baskılar, sadece yerel ekonomiyle sınırlı kalmıyor. Küresel tedarik zincirlerinde önemli bir yere sahip olan Çin'deki fiyat düşüşleri, dünya genelinde enflasyonla mücadele eden merkez bankaları için de önemli sinyaller taşıyor.
Uluslararası yatırımcılar, Çin ekonomisindeki yavaşlamanın küresel büyüme üzerindeki olası etkilerini tartışıyor. Bazı analistlere göre, Çin'deki deflasyon riski, dünya genelinde enflasyonla mücadeleyi kolaylaştırabilir. Ancak diğer yandan, Çin'in ithalat talebindeki zayıflık, ihracatçı ülkeler için olumsuz etkiler yaratabilir.
Sonuç olarak, Çin ekonomisinin içinde bulunduğu bu deflasyonist ortam, hem yerel hem de küresel anlamda dikkatle izlenmeye devam edecek gibi görünüyor. Pekin yönetiminin bu sorunla başa çıkmak için nasıl bir strateji izleyeceği, önümüzdeki dönemin en kritik ekonomik gündem maddelerinden biri olacak.
