Avrupa Birliği'nin resmi istatistik kurumu Eurostat, 2025 yılının üçüncü çeyrek büyüme verilerini açıkladı. Açıklanan öncü verilere göre, Avro Bölgesi ekonomisi temmuz-eylül döneminde bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 0,2 oranında büyüme kaydetti.
Eurostat'tan Açıklanan Büyüme Rakamları
Mevsimsellikten arındırılmış verilere dayanan hesaplamalar, ekonomik genişlemenin devam ettiğini gösteriyor. Söz konusu dönem için yıllık bazda büyüme oranı ise yüzde 1,4 olarak gerçekleşti. Bu rakamlar, piyasa beklentileriyle büyük ölçüde uyumlu bir tablo çizdi. Analistler, Avro Bölgesi için çeyreklik bazda yüzde 0,2'lik, yıllık bazda ise yüzde 1,3'lük bir artış öngörüyordu.
Avrupa Birliği'nin tamamına bakıldığında ise durum biraz daha olumlu. AB genelinde GSYH, üçüncü çeyrekte bir önceki döneme göre yüzde 0,3, geçen yılın aynı çeyreğine kıyasla da yüzde 1,6 arttı.
Ülke Bazında Büyüme Performansı
Euro bölgesindeki büyüme, ülkeler arasında önemli farklılıklar gösterdi. Bazı üye ülkeler ekonomik daralma yaşarken, diğerleri güçlü bir performans sergiledi.
Romanya ve Litvanya ekonomileri üçüncü çeyrekte bir önceki döneme göre yüzde 0,2 küçüldü. İrlanda ve Finlandiya'da ise ekonomi yüzde 0,1 oranında daraldı.
Öte yandan, Almanya, İtalya ve Macaristan ekonomileri çeyrekten çeyreğe sabit kaldı ve herhangi bir büyüme veya daralma kaydetmedi.
Büyümenin lokomotifi ise Fransa ve İspanya oldu. Fransa ekonomisi yüzde 0,5, İspanya ekonomisi ise yüzde 0,6 büyüyerek bölge ortalamasının üzerinde bir performans gösterdi.
Yıllık Bazda Ülke Karşılaştırması
Ekonomilerin geçen yılın aynı dönemine kıyasla performansı da dikkat çekici. Finlandiya, yıllık bazda yüzde 0,9'luk bir daralma yaşayan tek ülke olarak öne çıkıyor.
Diğer büyük ekonomilerde ise pozitif bir seyir hakim. Almanya yüzde 0,3, İtalya yüzde 0,4, Fransa yüzde 0,9 büyüdü. Listenin en parlak performansı ise İspanya'dan geldi. İspanya ekonomisi, geçen yılın üçüncü çeyreğine kıyasla yüzde 2,8 gibi dikkat çekici bir büyüme yakaladı.
Bu veriler, Avrupa ekonomisinin genel olarak bir büyüme ivmesi içinde olduğunu, ancak bu büyümenin ülkeler arasında dengesiz dağıldığını ortaya koyuyor.
